Ana içeriğe atla

Sadece CHP'nin Değil Ülkemizin Geleceği de Delegelerin Elinde!

Hayalleri olmayanların, ruhunu satan suretsiz isimlerin,vicdanları kiralık sefil  bir hayat sürenlerin çoğaldıkları tek yer, mezarlıklar.

Bu günler geçtiğinde ve bu günlerin bahsi geçtiğinde, şimdiki zamanlarda yaşayan bizler, onları alınlarından okuyarak mı tanıyacağız, yoksa gelecekte mezar taşlarında mı yazacak bilemem ama, dimdik duranlar, hep saygıyla anılacak.

Delegeler yazıldı, kongreler yapılıyor ya CHP’de; sorumuzun cevabını iki anlayışın çarpışmasının sonucu belirleyecek! 

Sadece CHP' nin değil aslında ülkemizin geleceği bu kongrelerde belirlenecek; Ya bu kirli düzene baş kaldırıp ülkemizden söküp atacak bir siyasi irade oluşturacağız ya da hayalleri bile olmayan ruhunu iki paraya satan suretsiz isimlerin arasına adlarımızı yazdıracağız!

Birinci saftakiler, ‘Karnım nasıl doyacak?’ diyerek, mide rotalı çıkılan yolda kurulan, irade ipotekli pespaye ilişkiler ve sefil hayatlardan oluşuyor;

Karşılarında ise, ‘İnsanım ben. İnsanca yaşayıp, onurumla siyaset yapacağım’ diyenlerin yolu ayrılacak. Kesin.

Birinci saftakilere kötü haberlerim var;

Eğer amacınız partiye üye olup, oy vererek delegelik kartı peşine düşüp, dolayısıyla bunu yerel ya da genel bir iktidar esnasında bir iş ve geçim aracı olarak görüyorsanız bilesiniz ki, bu amaca ulaşacakların sayısı ne yazık ki yok denecek kadar az olacak.

’Umudu’ olanlar şimdilik susuyor, patırtı-gürültü yok; umut da kalmadığında neler olacak birlikte göreceğiz.

Benim diyeceğim, boş hayale kapılmayın!

Bu sadece CHP’liler için değil, tüm partiler için geçerli.

Adana’daki tüm belediye Başkanları örneğin (adayken sizin böyle düşünmenize yol açacak bir intiba bırakmış olabilirler!) belediye bütçesinin tamamını buna ayırsalar bile, partilerindeki iş ve aş taleplerinin sadece 10 kişiden 1 tanesini işe almaya yetmez.

Ekonomik gerekçelerle ve başta elbette işsizlik nedeniyle de iktidarı sallanan ve güç kaybeden Ak Parti, 17 yıllık iktidarında önündeki en büyük engel olan bu sorunu, sanıyor musunuz ki istemediği için çözmüyor? Hayır, bu ekonomik düzenin bir sonucu ve makro ölçekte CHP ile Ak Partinin liberalizm seçeneği ve piyasacılık anlayışında nasıl da türdeş olduklarını, parti programlarını okuyarak anlayabilirsiniz.

Aslında CHP delegeleri kullanacakları oylarla sadece CHP’nin iradesini oluşturacak yönetimi belirlemeyecek, ülkemizi soyup batıran bu neoliberal ekonomik düzenin kökünü kazıyacak anlayışın oluşup oluşmayacağı kararını da vermiş olacak.

Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bu düzen sürdükçe bu düzene rıza gösteren şimdiki siyasetçiler hiç bir şey yapmazlar, yapamazlar; elleri kolları bağlı. Derviş’in yasaları buna izin vermiyor zaten.

Sonuçta hep yaşanan ve tercihiniz bu yönde oluştuğu sürece hep de yaşanacak olan dramatik gerçekle karşılaşmanız kaçınılmaz.

Bu kara düzen Ak Parti ile kurulmadı, Ak Parti bu düzeni kullandı ve Cumhuriyetin kazanımlarını feda ederek sürdürdü.

Bu düzenin kurucusu IMF-Dünya Bankası, Türkiye’de uygulamaya geçiren de Kemal Derviş'tir.

Kemal Derviş ile CHP ilişkisini, umudunu CHP’ye bağlamış olanlara, ülkemizin yetiştirdiği namuslu insanlardan Prof. Dr. Korkut Boratav’ın kaleminden hatırlatayım;


“CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 23 Ağustos 2002’de Kemal Derviş’e CHP rozeti taktı. İki hafta önce Ecevit hükümetinden istifa eden Derviş’in 2 Kasım seçimlerinde CHP’den milletvekili adayı olacağı ve seçim programının hazırlıklarına katılacağı da duyuruldu.  

2002 seçimleri arifesini hatırlatayım: 1998’den beri Türkiye ekonomisini yöneten IMF, hem 2001 krizini tetiklemiş; hem de kriz yönetimini üstlenmiştir. Sert IMF programının uygulanması Dünya Bankası’ndan çağrılan Derviş’e devredilmiştir. Kriz yönetiminin yarattığı ağır toplumsal bunalım erken seçim kararının alındığı 2002 sonunda zirveye ulaşacaktı.

Halk muhalefeti sokaklara taşmış; yaygınlaşmıştı. Bu muhalefeti sahiplenen parti iktidara gelecekti. CHP lideri Baykal, önce “sorumlu muhalefet yapacağı” nı ilan etti; sonra da “acı reçeteler” in uygulayıcısı Derviş’i partisine aldı. AKP ise, seçim propagandasını IMF eleştirisi üzerine inşa etti. 

Kasım 2002 seçimi, TBMM’deki üç koalisyon partisini (DSP, MHP ve ANAP’ı) topluca parlamentodan tasfiye edecek; neoliberal şöhretli Çiller’in partisi de kervana katılacaktı.     
CHP ise Kemal Derviş programıyla bütünleşti; partisinin, Ecevit’in katkısı olan “sol” kimliğini terk etti. TBMM’ye tek ana muhalefet partisi olarak girdi ve AKP’ye bugüne kadar sürecek tek parti iktidarını “armağan” etti”

Şimdi hala Partinin ekonomi politikaları, Kemal Derviş ile aynı siyasi çizgide bulunan ‘piyasacılar’ tarafından belirleniyor.

Hatta parti içi ‘sol’ muhalefetin bir bölümü de (Selin Sayek Böke gibi) Kemal Derviş çizgisinde. Bu grup, İMF ve DB politikalarını uygulayan Ak Parti’yi ve 2008 krizine kadarki uygulamalarını, toplantılarda ve Partinin resmi internet sitesinde yayınlanan ekonomik değerlendirme raporlarında övgülere boğuyordu.

Şimdi de CHP yönetiminde bulunan bir tek ekonomistten bu düzeni eleştiren, başka bir yol olduğunu söyleyen tek kişi bulamazsınız.

Hemen hepsi, Küresel sermayenin risk iştahlarının bilançosunu çıkarmakla meşgul ve finans oligarşisinin himmetiyle ilgili de seçenekler üretiyor.

Bilesiniz ki siyaset kurumu, insanların umudunu, geleceğini, hayallerini kullanarak oluşturulan kirli ilişkilerle örülmüş durumda.

Sizi delege yazanlar ve bunun karşılığında sizin de onları seçmiş gibi yaptığınız kostümlü tiyatro gösterilerini andıran kongreler, oralardan da seçiliyor muş gibi yapılan Kurultay delegeleri ve üst yönetimi belirleme zinciri, aslında tepeden aşağıya doğru oluşturulmuş durumda.( yani aslında tersten manivela ile)


CHP (Partide bu anlayış devam ettiği sürece) ya da bir başka parti iktidara geldiğinde temelde değişen bir şey olmayacak.

Memleketin kaderi düşünen, soru soran, kafa yoran CHP’liler, delege olduktan sonra soru sormayı bırakmazsa değişebilir!

Uzun oldu, yazıya giriş paragrafını hatırlatarak bitireyim;

Hayalleri olmayan bir hayat sürenlerin çoğaldıkları tek yer, mezarlıklar.

Ruhunu satan suretsiz isimlerin, vicdanını her gün kiraya verenlerin dizi dizi sıralandığı... 

Ama bu kader değil, seçilen yol ile ilgili; Başka bir yol hep var.

Siz hangi yoldasınız sayın CHP’li delege?


Yorumlar

  1. Bizler Çağdaş laik Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Yolundayız.Yalalaka,Şahsi Mfenfaatleri İçin Her Tarafa Dönen Dönekler Gibi Değil,İlkeli ve Onurlu Dik Duruş Segileyen Asil İnsanlar Yolundayız...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen