Ana içeriğe atla

Odeon'da Ne Oldu?

Yaklaşık 1 yıl önce başlayan kongre takvimi süresince Genel Merkez Yönetimi, tek adaylı il kongrelerinde mahalle delegelerinden başlayarak ilçe, il ve nihayetinde de kurultay delegelerini emrivaki bir şekilde yazarak 37. Olağan Kurultay'da istediği sonucu aldı.

Baştan bu tespiti yapmazsak, Odeon'da yaşananlara ve ‘rızacı’ larına  hak ettiğinden fazla önem atfetmiş oluruz.

Dolayısıyla, kullanılan oyların siyasal, sosyal ve ideolojik temelleri üzerine derin analizlere girmenin anlamı olmadığı gibi, Sayın Kılıçdaroğlu'na firesiz verilen oylara bakarak bunun parti tabanındaki hangi sosyolojik değişim ve dengelere karşılık geldiğini anlama ve anlatmanın da bir hükmü yok.

Kurultay, partinin politika ve buna uygun da kadro oluşturma mekanizması iken, mevcut yönetim kurultayı işlevsiz bırakarak bunun tam tersini yaptı. Partinin yönünü ve kadrolarını tayin etmesi gereken delegeler, yönetim tarafından tek adaylı kongrelerle belediye başkanlarına tespit ettirilerek mevcut yönetimin meşruiyet sağlayıcısı yapıldı.

Ne için?

‘Erdoğan gidince her şey güzel olacak’ temelli politika, ‘yoldan’ çıkan Erdoğan’a karşı (ve Erdoğan'dan sonra) Türkiye’nin bağımlılık zincirinden kopmasını önleme programdır.

Bu program, 12 Eylül Faşist darbesinin süngü zoruyla uygulamaya koyulan Turgut Özal’ın 24 Ocak kararları, AB ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşması, Ali Babacan’ın Kemal Derviş’ten teslim aldığı ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Faik Öztrak ve Sayın Selin Sayek Böke tarafından 8 yıl “başarıyla” uyguladıkları için yere göğe sığdırılamayan neoliberal ekonomik uygulamalar zincirinin devamıdır.

Sayın Kılıçdaroğlu, MYK’ da beraber çalıştığı arkadaşlarının tamamını (Sayın Böke takviyeli olarak) yeniden yönetime taşıyarak parti yönetimindeki neoliberal hattı daha da güçlendirdi.

Burada yeri gelmişken Sayın Böke için ayrı bir paragraf açmak şart oldu. Çünkü, Sayın Böke partinin sol unsurlarının yanılgısıyla ’Sol’ kabul edilse de, açık bir neoliberalizm kutsayıcısı; Ali Babacan ile AKP ekonomi yönetiminin, IMF ve Dünya Bankası çizgisi dışına çıkışışını şiddetle eleştiren ve o zamana (2008) kadar bu politikalara olan hayranlığını gizlemeyen eski bir küresel finans memurudur. Neoliberal uygulamaları açıkça savunmaktan imtina etmeyen kararlı, inanmış bir neoliberal.

Yani lafın kısası, yapılan 'kontrollü' kurultay sonucu oluşan CHP yönetimindeki isimler ve savundukları ekonomi politikalarına bakınca açıkça görülüyor ki, Sayın Kılıçdaroğlu'nın ittifak planları başarılı olup Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılsa dahi Türkiye nüfusunun acı verici bir çoğunluğunu oluşturan yoksulları için değişen hiçbir şey olmayacak.

'Bakın Büyükşehirleri de kazandık, ha gayret, Erdoğan'ı mağlup edecek sayıya ulaştık ulaşıyoruz, sesinizi çıkarmayıp bizi destekleyin, bize oy verin' tutumu,Türkiye'nin temel sorunlarının kaynağının Erdoğan'dan önce de Erdoğan'dan sonra da aynı alan Neoliberal sömürü zincirini en hafif tabiriyle ıskalamaktır.

Bize düşen ise partimizi, asgari ücretlilerin, ay sonunu zor gören ücretli çalışanların, borç içinde yüzen küçük işletme sahiplerinin hak ve çıkarlarını, bu ülkeyi sömüre sömüre doymayan yüzde 1’e karşı koruyabilecek bir politik hatta taşımaktır.

Herkesin yolu açık olsun.

Turgay Develi.
24. Dönem Adana Milletvekili.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen