Ana içeriğe atla

Hiç Bir Şey Değişmeyecekse, Her Şey Değişecek

Zorluklarla karşılaşıldığında, Kartacalı komutan Hannibal'ın çok soğuk bir kış mevsiminde, emrinde 90 bin kişilik ordusu ve binlerce fille Alp dağlarının geçit vermez sarp yamaçlarına vardığında umutsuzluğa kapılan komutanlarına söylediği, " Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol yapacağız" sözü hatırlanır, söylenir.

Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını bitirmek için 18 yıldan bu yana bir yol bulmayı başaramayan muhalefetin durumu, Hannibal'den daha kötü!  Sol.org.tr’den Fatih Yaşlı’nın, ”Hiçbir şey değişmesin diye, her şeyi değiştiriyor” tespiti, Erdoğan'ın 'nasıl başardığını' ya da muhalefetin 'neyle karşı karşıya olduğunu' göstermesi bakımından isabetli, yol gösterici bir söz.

Bu cenderenin içinden nasıl çıkılacağının cevabı ise; Matematik ve moleküler biyoloji doktoralı meşhur bir bilgisayar bilimci olan Alan Kay'e ait olan, ”Geleceği tahmin etmenin en kolay yolu, onu icat etmektir” sözü ile ifade ettiği yaklaşımda olabilir.

Alan Kay, 1970’li yıllarda kendi sözünü doğrularcasına 'OOP' olarak da bilinen bir programlama dili yaratmış ve bu konudaki çalışmaları sebebiyle Turing ödülüne layık görülmüştü.

Bu program, şu ana kadar alanındaki en muhteşem iki üründen birisi. Daha da Türkçeleştirerek anlatırsak, örneğin, bir program içine birden fazla obje yerleştirerek, her birinin ayrı ayrı işlev görmesini ve aslında birbirini tamamlamasını sağlamak denilebilir.

Alan Kay’ın, Turing ödülünü hatırlatmam boşuna değil! Bu alanda özel ilgisi olanlar biliyordur ama yakın ilgi alanlarına girmeyenler için Alan Turing'i özetlemek gerekirse, kendisi Almanların Enigma adını verdikleri makinenin şifrelerini kıracak bilgisayarı icat eden ve 2. Dünya savaşını bitiren bilim adamı demem yeterli sanırım. Bu yapılan ilk bilgisayardı aynı zamanda. Turing Algoritmasını da yaratarak, modern bilgisayarların kavramsal temelini atmış, adeta 'geleceği icat etmişti'

'Geleceği icat eden' bir başka isim olan Steve Jobs’un da, Alan Turing’in siyanüre batırılmış bir elmanın yarısını yiyerek ölmesinden esinlenerek şirketi Apple'ın logosunu ısırılmış bir elma olarak seçtiği  söylene gelinir.

İşte ”Geleceği tahmin etmenin en kolay yolu onu icat etmektir” sözüyle bu yazıma konuk olan Alan Kay'in aldığı Turing ödülü, 1966’dan beri adaşı Alan Turing anısına verilen, bilgisayar bilimleri alanının Nobel’idir.

Neden buraya geldik?

1- Fatih Yaşlı diyor ki; Erdoğan, 'Hiçbir şeyin değişmemesi için, her şeyi değiştiriyor’

2- Dünyayı değiştiren Turing ödüllü, Matematik felsefecisi, Bilgisayar bilimci Alan Kay de, ’Geleceği tahmin etmenin en kolay yolu, onu icat etmektir’ diyor.

3- Yani Erdoğan Hannibal'ın felsefesi ile Alan Kay'ın önerdiğini yaparak başardı. 18 yılda yeni bir rejim inşa etti ve şu anda partisi hala 1. parti.

Yazıyı yazmak için oturduğumda aklımda, Danıştay’ın Belediye Şirketleri ile ilgili verdiği kararla ilgili olarak, başta yetkileri gasp edilen belediye başkanları olmak üzere muhalefetin neden sessiz kaldığını anlayamadığımı ifade etmek vardı.

Erdoğan, yasayı da çiğneyen bir genelgeyle, belediye başkanlarının yönetiminde olan şirketleri çoğunlukta olduğu Belediye Meclislerine devredip, yetkiyi Başkanlardan alıp sorumluluğu Başkanların üzerine bırakarak nereye varmak istiyor? Hadi bunu az çok biliyoruz da, muhalefet neden sesini çıkarmadı? Başkanlar niye suskun? sorularının yanıtını arayacaktım.

Bu sorulara da, "Eğer, itiraz sonucu Danıştay Daireler Kurulu farklı bir karar verir diye bekliyorlar; (veya hayal ediyorlarsa) ve daha da büyük bir hayal kurup Erdoğan da belki bu kararı uygular diye sessizliğe gömülüyorlarsa, ‘Beklentim var!’ fıkrasının günlük hayata taşınması gerçeği ile karşı karşıyayız demektir ki, şaşırmam doğrusu!" yanıtlarını hazırlamıştım!

'Hiçbir şey değişmesin diye her şeyi değiştiren', hiçbir kural, teamül, yasa, sınır tanımayan bir agresif kurguyla hareket eden iktidara karşı,"susarak", "bekleyerek' ve 'umarak' gelecekte ne yapabileceklerini öğrenmek için Danıştay'ın veya Erdoğan'ın vereceği kararı bekleyenlere yol göstermesi amacıyla, Alan Kay'in lafını tekrar tekrar hatırlatmak daha yararlı diye düşündüm: ’Geleceği tahmin etmenin en kolay yolu, onu icat etmektir’

Geleceği inşa etmemizi sağlayacak en önemli araçlardan bir tanesi Belediyeler. Son seçimlerde iktidar karşıtlığı üzerinden oy kullanan büyük bir seçmen kitlesi özellikle 11 Büyük Şehir'de koltuklara CHP'lileri oturttu.

Her halde o koltuklara oturtulan başkanlar, halkın, iktidara karşı CHP'ye 'biraz da bizim başkanımız park yapsın, çöpü CHP'li belediye başkanları daha iyi toplar, bizim başkanımız daha iyi asfalt döker, yama yapar' diye oy verdiğini düşünmüyorlar!

Belediye Başkanlıkları, siyasi mevzilerdir. Siyaset başlı başına gelecek kurma, kurgulama işidir. Yani başkanlar, iktidar karşıtı seçmenin oyları ile oturdukları koltuklarda, ele geçirdikleri gücü, parti içi mücadelede kendi partililerine karşı kullanarak delege yazmak ya da ayartmaya kullanmak yerine, iktidarın karanlığını yırtıp, halkın aydınlık yarınlara ulaşması sağlayacak projeler üretebilecekleri mi hep birlikte tanıklık edeceğiz.

Turgay Develi
24. Dönem Adana Milletvekili.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen