Ana içeriğe atla

CHP ve Akif Akay skandalı önlemeli

26 Ekim 2021 tarihli "İSKİ Skandalı ve RTÜK arsası" başlıklı yazımda şimdiki yolsuzluk ve suistimallerin yanında devede kulak kalacak rakamların konuşulduğu, İSKİ skandalının SHP'nin başını nasıl yediğini hatırlatmıştım.

Bu faciadan 30 yıl sonra şimdi her hangi bir belediyemizde yaşanacak/ortaya çıkacak bir skandalın, partisi için çalışmış, emek vermiş ve seçim kazanmış hissi yaşayan her CHP'li gibi beni de çok korkuttuğunu söylemiştim.

Bu uyarılarımın yanı sıra, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendi çocuklarını "belediyelerin kapısından içeri girmeyeceksiniz" diye uyardığı, "bizim hiç bir belediyemizde kişilere rant üretilmez" diye konuştuğu ve "belediyeleri rant dağıtma merkezi olmaktan çıkaracağız" sözleri de orta yerde duruyor.

Bu vesileyle, Seyhan Belediye Başkanı sayın Akif Kemal Akay ve Seyhanlıların oylarıyla seçilmiş CHP'li Meclis üyelerini uyarıyorum.

1 Kasım 2021 günü toplanacak Seyhan Belediye Meclisi'nin 5. sırasındaki "Seyhan ilçesi Mekan, Kavaklı, Söğütlü, Koza, Küçükdikili, ve Yeşiloba mahallelerinde (kısmen) 337 ha (3 milyon 337 bin metre kare) alanda hazırlanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği teklifi ile İmar, Kentsel Dönüşüm, Deprem ve Afet, Tüketiciyi Koruma, Hesap İnceleme, Sosyal Hizmetler, İnsan Hakları, Kadın Erkek Eşitliği, Engelli Hakları, Turizm, AB Dış İlişkiler, Araştırma Geliştirme, Bilim Teknoloji ve Elektronik Belediyecilik Müşterek komisyon raporu oy çokluğu ile kabul edilen..." gündem maddesi ile hiç bir kişiye, hiç bir özel çıkar sağlayacak şekilde işlem tesis edilmemeli.

Eğer bu gündem maddesi imar değişikliği talebi geldiği şekliyle kabul edilecek olursa (yoğunluk artışı yapılıyor) hem Seyhan hem de CHP açısından telafisi mümkün olmayacak bir durumla karşı karşıya kalınacaktır. Bu talep emsal artışını içerdiği için yüzde 25 fazlası olan inşatların mevzuata uygun hale getirilmesi demek olacak. 

Sıradan bir vatandaşın inşaatının bir metrekarelik fazlalığı ya da her hangi bir kanunsuz eylemi karşısında haklı olarak tutanak tutup, önce para cezası, sonra da yıkım kararı alan belediyeler;

Anılan bölgede de bu ve benzeri kanuna aykırı kaçak inşaat ve diğer mevzuata aykırılıklar tespit edip kanuni süreci işletmeli. Buradaki kaçak inşaatlara şimdiye kadar göz yumulup, şimdi de yoğunluk artışı yapılarak yasal kılıf hazırlanması, Belediye yönetimi ve meclis üyeleri aracılığıyla birilerine Yüz milyonlarca lira para kazandırılması demek olacaktır.

Bu sadece Belediye yönetimini 'yasal görevini neden yerine getirmedi acaba?' denilerek zan altında kalmasına neden olmaz, bu aynı zamanda suçtur. Aynı şekilde daha kısa bir süre önce yoğunluğu 1.2 olarak belirlenen yeni yerleşim alanlarının imar yoğunluğunun kısa bir süre sonra bir kez daha arttırılarak 1.6 çıkarılması, belediyelerin sebepsiz zenginleşme aracı haline getirilmesinden başka bir anlama da gelmeyecektir.

3 milyon metre kareyi geçen bir alanda kimlerin arsa sahibi olduğu, kimlerin yoğunluk artışı dolayısıyla (5. madde 1.2 olan yoğunluğu 1.6'ya çıkarıyor) kaçak inşaatları kurtarılıyor, orada kimlerin büyük ölçekli arsaları var beni ilgilendirmiyor. Beni işin bu yönü değil, partili belediyeme ve bunun partime vereceği zarar endişelendiriyor.

Neyse ki, Seyhan Belediye Meclisi'nin İmar ve Müşterek komisyonları teklif edilen emsal artışını uygun görmemiş, üstelik katılan üyelerin oy birliğiyle" ret" yönünde değerlendirme yapmış. Beklenen, meclis oturumunda, komisyondaki net tavrın sürdürülmesidir.

Seyhan Belediye Başkanı sayın Akif Kemal Akay ve bürokratları ile CHP'li seçilmiş meclis üyelerinin anılan alandaki yapılaşmada kanuna aykırılıkları tespit ettirip tutanak altına almadan, emir, telkin ya da rica nereden gelirse gelsin kamu çıkarını gözetmeleri beklenir.

RTÜK arsası üzerindeki kamu yararı şerhinin kaldırılması ve şimdiki örnekte olduğu gibi bir de kaçak yapılaşmaya kılıf sağlayan düzenlemeler, Kılıçdaroğlu'nun çizdiği "belediyeler rant dağıtma merkezi olmaktan çıkarılmalıdır" hedefine aykırıdır.

Bu, aynı İSKİ skandalıyla SHP'deyken başımıza geldiği gibi, 30 yıl sonra bu kez CHP'nin belediyelerin, bir iki kişi daha da zenginleşsin diye, genel iktidar hedefimizin büyük darbe almasına yol açacaktır. Bunun sorumlusu elbette belediye başkanları ve meclis üyeleri olacaktır. 

Bununla beraber, parti örgütlerini belediye başkanlarına teslim ederek, örgüt ve belediyeler arasındaki denge ve denetleme mekanizmasını ortadan kaldıranların tarihi sorumluluğu da unutulmayacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen