Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gerçek Tarihin Yazıcıları

Küreselleşme dediğimiz fenomen ve günümüzün hakim ekonomik düzeni neo-liberalizm şunun şurasında 30-40 yıllık bir geçmişe sahipken, bize sürekli olarak bunun öncesinin de var olduğu gerçeği unutturulmaya çalışılıyor.  İktidarın alternatif bir gerçeklik, alternatif bir tarih yaratmak için kurgulanan ve dünya çapında yıllardır uygulanan bir stratejiyi -farkında olarak ya da olmadan- arakladığını gözden kaçırmamak gerekiyor.   Erdoğan'ın, 'Ak Parti'nin kaderi Türkiye'nin kaderiyle bütünleşmiştir.' demesi gibi, sürekli kafamıza kafamıza vurulan bir "bizden (veya bu düzenden) öncesi yoktu, bizsiz bir gelecek olamaz" mesajı ile varmak istedikleri nokta, tarım birlikleriyle, kooperatifleriyle, yerli tohumlarıyla tarımda kendine yetip üstüne ihracat geliri elde eden bir Türkiye sanki hiç olmamışcasına, çiftçilere 'dünya böyle, halinize şükredin' diyorlar. Bölgelerindeki sendikalı fabrikaların üretimi, sendika gibi 'problemlerin' olmadığı Çin'e

Korku Taraf Değiştirmeli

Siyaset mi mafyalaştı yoksa mafya mı siyaseti ele geçirdi tartışması anlamsızdır. Erdoğan'ın, Bahçeli'nin yaptığı çıkışın sonrası sessiz kalması ile konuşması arasında bir anlam farklılığı olmadığı gibi. Ya da Bahçeli'nin, Erdoğan üzerindeki ya da asıl olarak siyaset üzerinde 'özgül' bir ağırlığının olup olmaması tartışmasının da anlamı ve önemi yok. Cemil Çiçek'in 'hepimiz tövbe edelim' sözü ile Erdoğan'ın, Bahçeli'nin yüzde 50'lik kemendinden kurtulmak için yeni bir formülle parlamenter sisteme dönüş yapacağı, bunun için de İYİ, CHP, HDP, DEVA ve Gelecek Partisi ile adı konulmamış bir ortaklığın altyapısını kurduğuna ilişkin bütün tartışma ve formüller de gerçeğin üzerindeki örtüyü kaldırmaya yetmiyor.  Her şey bütün çıplaklığı ile orta yerde serili ve ülkemizde yaşananları Erdoğan üzerinden okuyup, onun iç ve çevre ilişkileri ile anlamlandırmaya çalışmak çıkmaz bir yol.  Nasıl ki damat bütün dertlerin müsebbibi değildi ve o gidince de her

Tasmanın Ucundaki Konfor

Kadın, en büyük düşmanının boyun eğmek ve itaat etmek olduğunu baştan kavrayamasa bile, zihninde asılı duran 'misafir şekeri gibi her daim müsait olma' beklentisinden başlayan düzen zincirini kıramıyor, ruhunun tutsak, bunun karşılığında sunulan 'konforun' ise tasmanın ucuna bağlı olduğunu bazen yaşayarak öğreniyor.  Birliktelikler ilk politik sistem olan evliliğe dönüşmeden, yani 'iş' daha 'oraya' varmadan, ortak kültürel, zihinsel, tensel temas noktalarının arandığı, gerçek cesaretin sınırlarının sınandığı alanların başında aile gelir. Yazıya ise 'aile'yle değil 'kadın'la başladım, zira kapitalizmin yükünü emekçiler çektiği gibi, yerleşik düzenin en küçük birimi olan ailelerin yükünü de hala kadınlar çekiyor. Hayatı boyunca 'yuvayı yapması' gerektiği öğretilen 'dişi kuş'lar, aile tahakkümü altından çıkıp evlilik çatısı altına girdiğinde ise kendilerini yeni bir güç mücadelesi içinde buluyorlar. Kurulan hayallerin, düzeni

Işık Taşıyıcılar

İspanya'nın Bask bölgesindeki Guernica şehri Nazi Almanyası ve faşist İtalya tarafından üç saat süreyle bombalandığında antik kentin dörtte üçü yerle bir olmuş, yüzlerce insan ölmüş, dönemin gazeteleri bu olayı "askeri tarihte eşi benzeri olmayan" bir saldırı olarak vermişti. Guernica’dan daha ağır yıkımlara uğrayan şehirler olduğu halde insanlığın belleğine Guernica’yı kazıyan ve diğer yıkımlardan ayrıştıran, o yıkımı bir çığlığa dönüştürerek tüm dünyaya ulaştırıp anlatan Picasso’nun fırçaları ile yarattığı resim olmuştu. Bir ressam fırça darbeleri ile dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkıda bulunabiliyor. Ya da bir yazar, insanların manalar aradığı sorular sorduran cümleler kurarak tarihin akışını değiştirebiliyor. Bir heykeltraş taşa 'hayat', insanlara gelecek umudu verebiliyor. Ya da bir fotoğraf karesi, yerleşmiş bütün değerleri ters yüz edebiliyor. Tarih, kapağını açmaya cesareti olanlar için gerçeklerin izinin belirgin olmaya başladığı önemli anlara