Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kaftancıoğlı CHP'yi Nereye Sürüklüyor?

Vicdanlarımızda hala dumanı tütse de Madımak'ta yakılan, Sivas, Çorum, Malatya ve Maraş'ta katliam ve kıyıma uğrayan alevilerin kin tutmayıp rövanş peşinde koşmadıkları, olayların üzerinden geçen yarım yüzyıla yakın sürede buna dönük en ufak bir girişimin dahi olmamasıyla kanıtlandı. Bu ve buna benzer hiçbir olayda hiçbir sorumluluklarının olmadığı da bilinmesine rağmen, bir CHP heyetinin 'Alevilerin vicdanında Türkeş'i aklama' ziyaretini geçen haftaki yazımda inceleyip, "Alevilere Türkeş niye dayatılır?" sorusuna yanıt aramıştım. Öyle anlaşılıyor ki, CHP heyetinin Türkeş'in evine yaptığı ziyaretle birlikte; Öztrak, Kılıçdaroğlu ve Kaftancıoğlu aracılığı ile üç güne yayılan üç ayrı açıklamayla konunun dallanıp budaklanarak konuşulması ve gündemde tutulması, önceden planlanmış! Gerçek üçüncü gün Kaftancıoğlu'nun sözleriyle ortaya çıktı; meğerse mesele yarayı açmak, kanatmak ve tuz basmakmış. Kamuoyu ilk etapta bu ziyareti, partisini bir güvenlik şem

Alevilere Türkeş niye dayatılır?

Dünyanın neresinde olursanız olun karşınıza çıkan orak çekiçli kızıl bayrak komünizmi çağrıştırır. Bir gamalı haç sembolü, bellek arşivimizdeki Nazi dosyasını açıp, erişimimize sunar. Kalbe saplanmış ok, dilimiz, dinimiz, ırkımız, kültürümüz ne olursa olsun, eşittir aşktır. Dolayısıyla semboller yaşamımızda bir çok şeyi anlamak, anlamlandırmak için evrensel bir dil anlamına da gelir.  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'nin en büyük ilinin Belediye ve İl Başkanını yanına alarak Çorum, Sivas, Maraş, Malatya katliamları ile birlikte anılan dönemin MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in eşinin evine yaptığı ziyareti anlatan fotoğrafla verilmek istenen mesajı bir sembol olarak görürsek, (o ziyarette neler konuşulduğundan çok daha önemli olarak) bu sembol bu olaylarda kıyıma uğrayan Aleviler başta olmak üzere ülkemizin kahır ekseriyetini oluşturan yurttaşlarının beyinlerinde tehlike sinyalleri çaldırdı. Verilmek istenen; Artık CHP'de bile güvende değilsiniz mesa

Türkiye'de Siyaset; Sınırları Çizilmiş Muhalefetin Nefret Objesi Olarak Erdoğan

Ahlakı, erdemi ve onuru  yaşamlarında içselleştirmiş insanlar yalan söylemezler. Sözlerine güvenilir, ç evrelerinde de böyle kabul görürler. İş, çevrelerinden başlayarak halkı örgütleme ve  siyasal mücadeleye katarak kitleselleşme çabasına geldiğinde ise hep karşılıksız kalır diyemesek de istedikleri veya arzu edilen sonucu aldıkları görülmemiştir. Eksik olan nedir ya da yapılan yanlış nerededir, bu süregelen bir tartışmadır ve şimdiye kadar işin içinden çıkabilen (en azından ülkemizde) olmamıştır. Belki de mesele güvenilir olmakla değil, bunu göstermek, ispatlamakla alakalıdır. Yani, belki, 'mesele savaşmaya karar vermekle bitmiyor, nasıl kazanılacağını da öğrenmek gerekiyordur!'. En başından başlamak gerekiyor! Çiftçi, traktörü, ineği ya da tarlaya ekeceği tohumu haczedilirken yalnızdır. Alacaklısının kapısına dayanmasından ar duyar. Eşinden, çocuklarından, köylülerinden utanır. İcra memuru mahalleye gelip (sarı taksi!) sokağa, apartmana girdiğinde, çocuğunu evlendirirken buz

Erdoğan'ın Korkusu Muhalefet Değil

Erdoğan, yaşamı boyunca hizmet ettiği sınıf şimdi kendini yok etmek için bütün yolları denerken, kendini savunacak mekanizmayı oluşturamamanın çaresizliğini yaşıyor. Başkomutanı olduğu bir ordu, iki dudağının arasına bakan on binlerce polis, MİT ve benzeri teşkilatlar ile hazine, merkez bankası, varlık fonu başta olmak üzere ülkenin bütün değerleri kontrolünde olmasına rağmen, hala iktidarını koruyup sürdürecek kadar rıza üretemediğini düşünüyor olmalı ki, 'kültürel hegemonya kuramadık' itirafında bulunarak, zihni bir ızdırap içinde kıvranıp, çaresizlik girdabında boğuluyor.  Çok ihtiyaç duyduğu o hegemonyanın inşasının, s atın alınıp itaat beklenen zihni tutsaklarla gerçekleştirilemeyeceğini ve başka kültürlerin zihinsel cariyeleri ile yeni bir yaşam ideali oluşturamayacağını bilmiyor olabilir miydi? Cahiller ordusunu karanlıklarda tutan yaratma, üretme  mekanizmasını tıkayan, zihinsel tekamüllerinin gerçekleşmesini engelleyen sadakat ve itaat ile gelinecek nokta da burası olu