Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Oturduğunuz Koltuklar Yaşayanların Gençliği, Düşenlerin Yadigarıdır

Belediye Başkanları, canla, kanla, terle, inancın ve ideallerin tarihsel birikimi ile kazanılmış "Yaşayanların geçmişi, düşenlerin yadiğarı" her biri siyasi mevzi olan koltuklarda oturduklarını unutmamalı.  O koltuklar milyonlarca insanın eşit, adil ve ve kardeşçe yeni bir gelecek umudunun da simgesidir aynı zamanda.  Terli, sıcak mı sıcak bir Ağustos'tan kaçarak Torosların yamaçlarındaki serinliğe ulaşıp, içimizde gürgen ağacının dibine açılmış bir yörük çadırı yaratırdık. Dadaloğlu türküleri çığırır, nehrin sularını arkamıza alarak dolana dolana ovaya inerdik. Sazın mızrabı göğsümüzü döverken, zihnimizde mendillerini sallayarak halaya durmuş kızlar uçuşurdu. "Koşullar tarafından kuşatılmış insanın nasıl düşüneceği, maddi yaşamının, toplumsal ilişkilerinin bir sonucu olarak şekillenir. Koşulları değiştiren öznenin ta kendisidir. Aklın sadece basit bir aydınlanma aracı değil, gerçekliğin bir parçası olduğunu kavradığımızda, çok şey yeniden değişecektir...." d

CHP Merkez Yönetiminin Tasfiye Olacağı Anlaşılıyor

Üç çeyrek yüzyıllık iktidar olamama zincirinin son 10 yılının sorumlusu olan iş başındaki CHP yönetiminin, önümüzdeki ilk kurultayda tasfiye olacağı görülüyor.  Şimdi tartışılması gereken asıl soru kimin Genel Başkan olacağı değil, ülkemizin nasıl bir CHP'ye ihtiyaç duyduğu... Kurultay delegelerinin önünde iki yol var; Birinci yola girip "Bu yöneticiler gitsin de kim gelirse gelsin, gelenler daha kötü olamaz." mı diyecekler? Yoksa parti yönetimini tarihinden utanmayan, neoliberalizm saplantılı, Stockholm sendromlu, sivil toplumcu, alt kimlikçi olmayan; bunların yerine devleti bir iktidar aracı olarak gören ve bilen, dolayısıyla hedefine o aracı ele geçirmeyi koyan devrimcilere mi teslim edecek? Onların utandığı bizim devrimci tarihimiz, Kurtuluş savaşını yürütüp CHP'yi ve Cumhuriyet'i kuran dönemin devrimcilerinin, her türlü mekanik ve aşamacı tezin üzerini çizip atmaları ile başlamıştı. Sarayı, saray yanlısı çeteleri ve üstelik mandacıları da karşılarına

Koyu Demli Bir Çay Sohbeti

Hasret Gültekin, Metin Altıok'un, ' Öyle bir ölsem öyle bir ölsem ki çocuklar size hiç ölüm kalmasa' diyen Aziz Nesin'in de aralarında bulunanlara yönelik, Madımak oteli katliamı başladığında,  " Birimize bir şey olursa ne yaparız? "  sorusunu,  " Kalanlar ölenlere şiir yazar "  diye yanıtlamış.  Koyu demli bir çay sohbetinin tam orta yerinde, hafif açık sesli radyoda Hasret Gültekin'in "Derman Sendedir" türküsü duyulmaya başladığında, Odatv'de Soner Yalçın'ın yazılarını yorumluyor, araya kendi sendikacılık dönemindeki işçi hareketlerinden örnekler de sıkıştırıyordu. O anda,  başını hafifçe yukarı kaldırdı ve gözlerini tavana dikti. Sanki Madımak'ta yakılan kendisiymiş gibi kaskatı kesilmişti. O an nereye gitmişti bilemedim.  Türkü bittiğinde o da tükenmiş gibiydi. Bana Hasret Gültekin'in  " kalanlar ölenlere şiir yazar "  sözlerini, o tükeniş sonrası kaskatı halinden çözülünce ağzından çıkan ilk cümlede anla

CHP'de Politik Hastalık; Stockholm Sendromu mu?

Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sunduğu canlı yayına konuk olan Sayın Kılıçdaroğlu, 'CHP neden bir türlü iktidara gelemiyor?' sorusuna samimi olarak yanıt arayanlar için önemli bir ipucu vererek, "Ekonomik Sosyal Konsey Toplansın" çağrısını yineledi. Sayın Genel Başkan'ın ısrarla toplansın çağrısı yaptığı bu Ekonomik ve Sosyal Konsey için ‘Bu konsey nedir, ne işe yarar ve neleri çözmüş, çözebilir?’ sorusunun peşine düşen kurultay delegeleri başta olmak üzere her CHP'li önce CHP'nin sonra da Türkiye'nin geleceğini değiştirebilir. Değiştirmeli de. Nasıl mı? Türkiye'nin sorunlarının çözüm iradesinin merkezine oturması gereken ve iktidar alternatifi olarak görülen CHP Genel Başkanı'nın 'ortak bir irade' oluşturmak amacıyla her fırsatta 'toplansın' dediği o konsey, biliyoruz ki işçiler ve diğer emekçiler başta olmak üzere bütün emek dünyasını neoliberal düzen karşısında savunmasız bırakan en acımasız aygıtların başında ge

Kelimeler Hazreti Ali'nin Çift Başlı Kılıcıdır, Hesap Sorar, Adalet Dağıtır!

Kelimeleri Hz. Ali'nin çift başlı kılıcına benzetirim, hesap sorar, adalet dağıtır "Havva Ana'nın dünkü çocuk sayıldığı" bu topraklarda,  Ahmed Arif'in kaleminden, en hasıyla.  Kelimeler inattır, umuttur. Kelimeler direnişlerin efendileri Köroğlu'ların, Karayılan'ların, Pir Sultan'ların, Şeyh Bedrettin'lerin gölgesi, koruyucusudur Anadolu'da. Ama'sız, firesiz konuşmak, kelimeleri adım adım gezdirmek, kelimeyi kelimelerle bilemek, ocaktaki altı az açık ateşte hazırlanan makarna sosu gibidir! Tahta bir kaşıkla, dilinizi yakmadan, ucuyla hafifçe damağınızda hissettiğinizde ürküten, ama o sosa tadını da veren o işçiliktir kelimeler. O emek, "Ya başaramazsam" korkusunun genzinizde asılı kalan tadı, o ruhun kokusudur. Söylenir, dinlenir, üstüne üstlük hele bir de koklanınca Türküleşir kelimeler; sesimiz ya da sessizliğimizin en derininde tutuşup yanan ağıtlara dönüşür. Türkülerin içinden alıp kara toprağa verdiğimiz kara kaşlı, ela,

Susmak Erdemli Bir Direniştir

Zeydan Karalar, "Ben beceremedim, buyurun siz yapın!" cümlesiyle, ellerindeki sayısal güçle kendini siyaseten sıkıştırmaya çalışan zihni tükenmişlere karşı onuruyla isyan edip başkaldırmıştı. Şimdi Akif Kemal Akay da, Belediye Meclisi'ndeki sayısal gücü bürokratik darbe için harekete geçirip siyasi kazanım elde etmek isteyenlere karşı, susmanın erdemli direnişi ile yanıt veriyor. Zeydan Karalar'ın görevi zor, yükümlülükleri ağır. Hedefi, yaklaşık 25 yıldır temel hiçbir sorunu çözülemeyen Adana'yı, eldeki imkan ve fikri çerçeve ile ileriye taşımak; yaşanabilir bir şehir seviyesine yükseltmek. Üstelik iktidarda 18 yılını dolduran Ak Parti'ye karşı, CHP adına geleceği örgütlemek de hiç kolay değil. Ama başarmak zorunda. Bu zorlu görevi başarmak mevcut perspektif ve yönetim hiyerarşisi içerisinde mümkün mü, yoksa Türkiye çapında umut yaratacak yeni paradiğmalara mı ihtiyaç var, bunun kararını yine Zeydan Karalar verecek. Hedefini gerçekleştirecek siyas