Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bari Bülent Ecevit'i Dinleyin ; 'Kemal Derviş Şeytani Hesaplar İçerisindeydi'

Bir çok kez yazdım, irili ufaklı 'Bu kadar da olmaz ama!' muhalefeti ve çepere yeni eklemlenen Babacan-Davutoğlu ikilisi, 18 yıldan bu yana uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle çöken ekonominin tek suçlusu olarak Sarayı- Erdoğan'ı göstererek büyük yalana inanmamızı ve aslında asıl suçluyu saklamak istiyorlar. Evet 18 yıldan bu yana Erdoğan iktidarda ve bütün siyasi sorumluluk kendisinin omuzlarında.  Ama buradaki tartışmanın öznesi Erdoğan olmadığı için O'nu tartışmayacağım. Kemal Derviş'in " Ak Parti'yi iktidar yapma oyununu" bir hatırlayalım. Gecelik faizlerin yüzde 7500 olduğu günlerdi. Ecevit'e, ABD'deki Kemal Derviş'i çağırttılar. Derviş elinde IMF reçetesi ile geldi. Yapısal reformlar adı altında küresel finansın talep ettiği 15 yasa 15 günde çıkarıldı. Dolar muslukları açıldı ve ekonomide çarklar dönmeye başladı. Ecevit Başbakanlığı' ndaki koalisyon, alınan ekonomik kararlarla büyük riske girmiş, seçmen tabanını ka

CHP Ekonomi Yönetimi'nin "Buhrandan Çıkış Çağrısı"na Eleştiri

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “Buhrandan Çıkış Çağrısı” başlıklı 16 maddeden oluşan bir açıklama yaparak, 'Türkiye’nin içine sokulduğu girdaptan sağlıklı bir çıkış yakalayabilmesinin reçetesidir’ dediği bir grup öneri sundu. Saygıyla ifade etmek isterim ki,  bu açıklamadaki tespit ve önermelerinden yola çıkarak,  CHP ekonomi yönetimi sorunu doğru tespit edememekte ve dolayısıyla da doğru politikalar öneremediği çok açık görülüyor. “Buhrandan Çıkış Çağrısı”na dayanak gösterilen ekonomik durum tespitleri şöyle; “Türkiye, ekonomide ciddi bir krizle değil, ciddi bir ekonomik buhranla karşı karşıyadır. Özellikle 2018’den bu yana, Hükümetin öngördüğü döviz kuru, enflasyon, büyüme, işsizlik gibi hiçbir hedef tutmamıştır. 2020 başında dış borçlar rekor kırarken, döviz rezervlerimiz kurumuştur. Salgından sonra daha da hızlanan işsizlik, yoksulluk, üretim kapasitesindeki daralma Türkiye ekonomisi için ciddi tehlike sinyalleri vermektedir.” Ekonomi yönetimini

Bedenleri ile Sınanan CHP'deki Devrimciler

Ulusumuzun ezici çoğunluğu ve CHP üyelerinin tamamına yakını antifaşist, antiemperyalist ve laik'tir. Hangi partiye oy verirse versin, bu topraklarda yaşayanların genel karakteri de budur. Bu karakter, CHP'de daha baskındır. Bir çoğu geçmişinde devrimci mücadelenin içinde yer almış kendisi ya da en az bir yakını bu inanmışlığın bedelini, bedeni ile "sınanarak" ödenmişlerden oluşur. Alçak gönüllüdürler. Çevrelerinde "müzmün muhalif" olarak anılsalar da, okumasını, sorgulamasını ve analiz yapmasını bilirler. Baş eğmeyen, bireysel tarihini gururla paylaştığı, eğitimli pırıl pırıl çocuklar yetiştirmişlerdir. Onlara, kendi mücadele tarihini damıtarak anlatmış, ekonomik fukaralık içine düştüğünde onlara sarılıp ağlamış ama kendini yeniden üretmesini bilecek kadar fikri namuslu, koca yüreklidirler. Nesilleri tükeniyor artık ama onlar inandıkları değerlerden bir milim bile geri adım atmazlar. Yaşadıkları mahallede, ilçede veya ilde, girdikleri her mecliste söz

'Her Şey Çok Güzel Olacak'tan, 'Eski Güzel Günlere Döneceğiz' Belediyeciliğine

Ağaçlar çiçek açalı çok oldu. Serin yaylalarda meyveler tomurcuklanıyor. Çiçeğe duran meyve ağaçlarını kurtlanmasın diye ilaçlarken, zihnimi cevapsız sorularla kemiren kurtçuklardan da kurtulacakmış gibi hissediyorum. Otlar sararmadan ve ilaca da bulaşmadan kesilip yem olarak ayrılma işlemi ile nar ağacının, komşusu elma, erik ve hurma ağaçlarını kıskandıran renginin oluşumu aynı döneme tekabül eder. Toprağın insana yaşatabileceği en güzel anları bir sonraki yıl dönüşüne kadar kaçırmamak için gittiğimiz yayla evinde en büyük mutluluklarımdan birisi, çocukluğumu da hatırlatan, tahta kaplı yer yatağına uzanıp uyumak. Evimizin sadece tabanı değil çatısı da tahta döşeliydi. Meşe kokuları içinde altı kardeşimle oyunlar oynarken, sanki derin orman uğultuları arasında gezinirdik. Sıralı dizilmiş yer yatağında içimizi ormanın sessizliği kaplar, sincaplar, tilkiler, tavşanlar, sonra akıp giden dereler ile birlikte rüzgarda savrulan bayır otlarının sesleriyle uykuya dalardık. Sadece yerle

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy