Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çizgiyi aşmaktan korkuyorsan korkma, zira çizgi kaldırıldı...

Tarihin önemli bir kavşağında, yine bir yol ayrımındayız. Hafta sonunda toplanacak Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı'nda iki sorunun yanıtı ortaya çıkacak: Birinci soru "Nasıl bir CHP?", ikincisi ise "Neden CHP?". Önce "Nasıl bir CHP?" sorusu yanıtlanacak. Bu sorunun yanıtını verecek olan, hafta sonu yapılacak kurultayda oy kullanacak olan delegeler... Kurultay sonucu ortaya çıkacak olan bu yanıta göre ise ikinci sorunun, yani "Neden CHP?" sorusunun yanıtı oluşacak. Bu soruyu yanıtlayacak olan ise seçmenler... CHP'nin 'nasıl'ına göre oy tercihleri şekillenecek. Dolayısıyla, bu kurultayda sadece Genel Başkan ve Parti Meclisi üyeleri seçilmeyecek. Aslında burada partinin hangi temel referanslarla yönetilip, hedefinin ne olarak belirleneceği de ortaya çıkacak. Delegelerin oyları, sadece "Nasıl bir CHP?" sorusuna yanıt üretmeyecek, seçmenin CHP'yi iktidara taşıyıp taşımayacağına karar vereceği "Neden CHP?" soru

İkinci yüzyıl

Siyaset ile gerçeklik arasında köprü yıkıldığı zaman ne olur sorusuna yanıt arayanlar için tarih, önümüzdeki iki hafta içerisinde benzersiz iki örneği yan yana getirecek. İlk olarak pazar günü Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yıldönümünü kutlayacağız, altı gün sonra ise Cumhuriyeti kuran Halk Partisi'nin ikinci yüzyıldaki ilk kurultayı toplanacak. Her ikisinin de kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bir devrimci, bir yurtsever ve önder olduğu kadar sanırım aynı zamanda dünyanın en iyi heykeltraşı, en usta ressamı ve bütün dillerin de en iyi şairi olmalı... Yok, ona atfedilen sıfatları eksik bulup bunlara ben de katkıda bulunmak için onun bir heykeltraş, şair ya da ressam olduğunu söylüyor değilim. Tam aksine, bir heykeltraş ne kadar büyük olursa olsun nihayetinde bir taş ya da mermer kütlesine yontar eserini… Dünyanın en iyi bilinen ressamları, en değerli eserlerini en nihayetinde bir tuvale resmederler. Yine dünyanın en yetenekli şairlerinin dizeleri ancak kağıda yazıldıktan sonra

Hizip içi tasfiye mi değişim getirecek?

Kurultay giderek yaklaşırken, Cumhuriyet Halk Partisi içindeki değişim ve yenilenme adı altında süren tartışmalar ne partiyi, ne de kurucusu olduğu Cumhuriyeti yıkıma götüren sorunların hiçbirine yanıt üretebilecek bir içerik taşımıyor...   Yani aslında yaşanan tartışmaları, özünde, 10 Aralık 2010 kurultayında kaptan köşküne çıkarak parti içi mekanizmalara yerleşenlerin ele geçirdikleri bu gücü hem her kurultayda, hem de her yerel ve genel seçimde başta kendileri olmak üzere eş-dost-akrabayı belediye başkanı ya da milletvekili yapmak için kullananların bir iç mücadelesi olarak değerlendirebiliriz. Bu iç mücadelenin sebebi ise, on üç yıldan bu yana kesintisiz olarak partiyi birlikte yöneten ekibin, artık bunu eskisi gibi sürdüremeyeceklerini fark etmeleriyle içine girdikleri yönetememe krizi. Bunu da, artık adını açıkça koymak gerekirse (krizi) iki parçaya ayrılarak, hizip içi bir tasfiye ile aşmaya çalışıyorlar. Hizip içi tasfiye diyorum, zira yıllarca birlikte yürünen yollar aynı, alt

Yeni dünya

Suriye'deki savaşta ölenleri Alevi, Sünni, Arap, Kürt ya da Türk, Türkmen diye ayırarak ağlıyorsak, Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te ya da Azez, Ayn el- Arab veya bilmem hangi coğrafyada ölen ya da öldüreni Türk, Kürt, Arap diye ayırarak kendi cenazemizin ardından ağıt yakıp diğerinin ardından lanet yağdırıyorsak ya da şimdi Gazze'de yahut İsrail'in herhangi bir şehrinde, kasabasında, köyünde, evinde, sokakta bombalarla parçalanan çocukların bedenlerinin ardından müslüman ya da yahudi diye sınıflandırarak gözyaşı döküyorsak, kapitalizm bizi de insanlığımızdan çıkarmış demektir. İşte, gözümüzün önünde yaşanan Filistin-İsrail savaşının, Suriye'de başlatılan iç savaşın, sınırımızın hemen güneyinde kurulan ABD destekli oluşumların resmi gerekçesi ne olarak açıklanırsa açıklansın, bu savaşların başlatılması ve sürdürülmesinde kullanılan temel motivasyon din, mezhep ve etnik kimlik. Hiçbir dinin, mezhebin, kimliğin insan olmaktan daha değerli olmadığı, aslolanın ins

Bu esnada: Aslında ne oluyor?

Bizim neslin çocukları, Çelik Bilek'in Doktor ve Rodi'si, Yüzbaşı Tommiks'in Konyakçı ve Profesör Salasso'su ile maceradan maceraya koşarak büyüdü. Film, roman ve hatta günlük konuşma dilinde sıkça kullanılan, 'şu anda' ya da 'aynı anda' anlamına da gelen "Bu esnada..." ifadesi ise çizgi romanların yeri doldurulamayan klişesiydi... Mesela Tommiks'te, bir karede, Yüzbaşı Tom bir yandan haydutların saldırısına karşı koymaya çalışırken diğer yandan da iki fıçı konyağı devirip sızan kadim dostları Konyakçı ile Salasso'yu ayıktrabilmek için başlarından aşağı kovayla su dökerken resmedilir, anlatıcı/çizici bunun hemen ardından gelen çizgi karesinin tepesine 'Bu esnada Kulver kalesinde...' yazısını yerleştirerek, 'o esnada' kalede Albay Brown ile kızı Suzy'in üzerinde limonata sürahisi ve iki bardak olan masa etrafında otururuşunu anlatır/gösterirdi. Memur ve emeklinin dört ay sonra eline geçecek zamlı ücreti için her gün o