Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Adanalılar Büyükşehirden açıklama bekliyor

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeydan Karalar’a buradan bir soru yöneltmiş ve ‘Adana neden bu halde, herkes kimin cebine gidenin kahrını çekiyor bilmek istiyor, açıkla lütfen’ diye sormuştuk. Cevap gelmedi. Üstelik bu arada 2020 yılı bütçesi de belli oldu ve Belediye Meclisi’nin canlı yayınlanması dolayısıyla evlerinde oturan Adanalılar, Karalar ile Ak Parti Grup Sözcüsü Vedat Gündoğan’ın açıklamalarından öğrendi ki, yaklaşık 2 milyar liraya bağlanan( gider) bütçesinin 700 milyon liraya yakın kısmının bütçenin(gelir) kısmında karşılığı yok. Yani hayali. Öngörülene göre yaklaşık 400 milyon liralık kısmı üretilip- satılacak arsalardan geri kalanlar da gelir arttırıcı uygulamalarla karşılanmaya çalışılacak. Yani Başkan, belediyenin ekonomik durumunu( 27 Kasım ) tarihli oturumda, gelen paranın( 12 milyon) işçilerin bir aylık maaşını bile(18 milyon) ödemeye yetmeyip, 6 milyon lira açık verdiklerini anlatıp, kendi deyimi ile ‘ yoktan var etme gücüm yok’ diyerek içinde bulu

Adanalı kimin cebine gidenin kahrını çekiyor?

Yıllar önceydi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak gazetecileri eleştirirken ‘Ben olmasam ne yazacaksınız, hepiniz işsiz kalırsınız’ diye söylenmişti. Sanıyordu ki özne kendisiydi. Hayır,   oturduğu koltuktu onu gündeme taşıyan aslında ama O koltuk o zaman kendisine öyle düşündürtüp şimdi yukarıda aktardığımızı söyletivermişti işte. Bu kadar sert değildi belki ama seçimle gelen halefi Sözlü de kızdığı gazetecileri ‘yererken’ ‘hepinizin toplam tirajı nedir ki, beni sosyal medyadan takip eden   kaç yüz bin insan var’ diye çıkışmıştı. Belki özel birine işaret için söylemiş, bütün gazetecileri kastetmemişti ama nihayetinde haklıydı… Toplam gazetelerin tirajı, Sözlü’nün takipçisi kadar yoktu. Hatta Sayın Sözlü’nün takipçi sayısı şimdi Türkiye’deki bütün yazılı basının tirajından bile fazlaydı… Şimdi ne durumda bilmiyorum. … Ben gazetelerin tirajının Durak’ın yüz binlerce adet basılıp her eve dağıtılan ASKİ gazetesinden( Sözlü devam ettirmişti) ya da Sözlü’nün ta

CHP tasfiye edilmeye çalışılıyor

Dünyanın her hangi bir yerinde, her hangi bir partiye; O’nun Genel Başkanı ya da topyekün yönetici kadrolarının, siyasi iradesini kırmak ya da temsil kabiliyetini kadük hale getirmek için bir çok kez girişimde bulunulmuştur. CHP’de şimdi tanıklık ettiğimiz gibi geçmişte de, birçok kez fiili ve itibar suikastlarına da hedef olmuştur. İster Genel Başkanlar nezdinde, isterse temsil ettiği değerler bakımından yok edilmek, itibarsızlaştırmak istenmesi zamanın ruhuna aykırı değildir; Çünkü CHP devleti kuran ve yeni bir nesil yetiştiren siyasi bir irade demektir. O’nun yok edilmesi, yok olması Cumhuriyet’in bütün değerlerinin savunmasız bırakılması demektir.   Sadece bu gerçek bile çok güçlü düşmanları tarafından, siyasal ve toplumsal hayattan ilelebet temizlenmesi için yeterlidir.   Bu tespitin yapılması, karşı kuvvetli duruş örgütlemek için tüm toplum ile paylaşılmalı ve tavizsiz bir şekilde de savunulması gerek. Türkiye’de on milyonlarca insanın gelecek umudunu bağladığı CHP, aynı zamanda

CHP'de kimin iktidar olacağı mı, CHP'nin kimin için iktidar olacağı mı?

Demokratik seçimler, halihazırda temel meselelerde hemfikir olan insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözüme ulaştırmak için kullanılabilecek bir yöntemdir. Bu temel mutabakat sarsıldığında elimizde yalnızca pazarlık ya da (iç) savaş seçeneği kalır. Ortadoğu’daki çatışmaların seçimlerle değil yalnızca savaş ve pazarlıkla çözülebilmesinin sebebi de tam olarak budur. Peki bu, ülkemiz iç siyasetindeki büyüyen temel mutabakat eksikliğine nasıl uygulanabilir? Durumu karmaşıklaştıran şey, Türkiye’de kitle muhalefetini temsil eden CHP ve ittifaklarının, siyaset felsefesinin AKP’nin retoriğinden çok da farklı olmamasından kaynaklanıyor. İktidar erkini devralma istenci ile farklılığınızı dile getirmeniz, onlarla temsil ettiğiniz toplum kesiminin çıkarları adına anlaşmazlık içinde olmanız ve bunu başarmak için de çalışmanız, üstelik bunu da ispatlamanız gerekiyor: Erdoğan eski düzeni bozup yeni bir düzen kurdu; Ama ‘sol’ muhalefet bunun karşısında kendi karşı duruşunu alamadı ya da en hafif tab

Sürüden ayrı politik seçenekler

Ülkemizde 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile yeni bir evresi uygulanmaya başlanan kapitalist ekonomik sistem, yine ve yeniden bir kez daha tıkandı. Neoliberal sermaye birikim modeli krizi, (Mülksüzleştirme yönetimi) siyasetin yeniden yapılandırılması yöntemiyle bir kez daha aşılmaya çalışılıyor. Aşağıda anlatacaklarım elbette 17 yıldan bu yana ülke yönetiminde bulunan Erdoğan’ın rolünü küçümsemek, ona yöneltilen ve yöneltilecek eleştirileri önemsizleştirmek amaçlı yazılmadı. Yine elbette   ‘ Erdoğan kötü yönetiyor’ diye başlayıp daha bir sürü eleştiride bulunulabilir ve bunlarda haklı da olunabilir. Ama bu gerçek, Erdoğan’ın bir sonuç olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. 1999 krizinde IMF ve Dünya Bankası ( Kemal Derviş) sopasıyla düzenlenen siyasi düzlemde iktidara gelen Erdoğan, 2007’den beri uluslar arası finans kapital ve içerideki uzantıları ile elbirliği içinde sıkıştırılmaya çalışılıyor. Yaşanan krizin nedeni ve ülkemizdeki bütün kötülüklerin kaynağı ve sebebi Erdoğan’mış gib

Çekiç Formülü ve Zeydan Karalar

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın bazı eski bürokratlarla birlikte çalışmaya devam etmesi, şimdilik yüksek sesle dile getirilmese de  parti içinden şiddetle eleştiriliyor. Hepimizin bildiği ünlü bir söz var: “Elindeki tek âlet bir çekiçse, bütün sorunlar sana ‘çivi’ gibi görünür.” Çok doğru. Çekiçle çiviye vurur, çiviyi çakarsın. İş ve aş talepli beklentileri gerçekleşmeyenler için geçen her gün ızdıraptır ve ölçülü eleştirilerinde haklılar da.  Onların sorununun tek çözümü var. Onlara göre çok da basit; ‘onlar gitsin biz gelelim’. Yani çekiç metaforu. Halbuki sorun eldeki tek “âlet”ten ibaret değil; âlet onlara çözümü böyle gösteriyor; çünkü bir çözümün başka türlü olabileceğini akıllarına getirmemişler, Karalar şimdi elindeki çekicin yanı sıra kendine başka bir âlet bulmaya çalışarak, üreteceği hizmet, dönüştüreceği kadro - seçmen yapısı ile belediye yönetimini kalıcılaştırmaya, böylelikle eleştirildiği partiliyi işe alma kriterini, Belediye yönetimini ‘Adanalı olma