Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dananın kuyruğu...

Aslında her şey ayan beyan ortada olmasına rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olarak rolünün, yani ne yapmak istediği, neye, hangi amaca hizmet ettiği konularının hem CHP'liler tarafından, hem de Türkiye'deki siyaset esnafı tarafından doğru anlaşılamadığını düşünüyorum. Yazılarımda, mütemadiyen, 12 yıl gibi uzun bir süreden beri CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Sayın Kılıçdaroğlu'nun, daha ilk günden itibaren (CHP Genel Başkanlığı dışında) kişisel bir kariyer hesabı yapmadığına dair örnekler vererek, bu kez de, Cumhurbaşkanı adayı olmayabileceğine işaret ediyorum. Buradan yola çıkarak, eğer ben yanılıyorsam ve Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olacaksa da, artık Genel Başkanlık koltuğuna oturması ile başlayan yolculuğunun ikinci aşamasına geçilmiş demektir. Bunun açıkça anlaşılabilmesi için ise kısaca geriye dönüp, hem CHP'de hem de ülkede olup bitenleri hatırlamak gerekiyor. Hiç kuşkusuz bunun ilk adımı, Kılıçdaroğlu'nun ülkenin ikinci en güç

Şüyuu vukuundan beter...

Son zamanlarda yeniden ekonominin başına geçeceği yönünde spekülasyonlar olan ve kendisine bu yönde teklifler de yapıldığı yazılıp çizilen, eski Ekonomi Bakanlarından ve TBMM 24. dönemden de tanıştığımız Mehmet Şimşek ile uzun zaman sonra havalimanında karşılaşınca biraz sohbet ettik. Hal hatır sorma faslı bittikten sonra konu tabii ki, yazılıp çizildiği üzere yeniden ekonominin başına geçmesi için kendisine teklif yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa kendisinin bu konuda ne düşündüğü meselesine geldi. İşin medyaya yansıyan kısmında kendisine bu teklifin yapıldığı söyleniyor ancak kendisinin yanıtının ne olduğu konusunda net bir bilgi yok. Sayın Mehmet Şimsek'le olan sohbetimiz bittiğinde bu konuda benim kafamdaki soru işareti kalmadı.  Ancak bunu burada gündeme getirmemin sebebi Şimşek'in yapılan teklife ne yanıt verdiği konusunda flaş haber geçmek değil tabii ki... Bana göre esas üzerinde durulması gereken nokta, medyaya sızdırıldığı şekliyle, ona yapıldığı söylenen teklifin anlam

Gelmekte olana aman dikkat...

Keşke yapmaya çalıştığımız şey, Tarkan'ın Cuma akşamı her sanatçıya nasip olmayacak İzmir konserine 'Yolla' şarkısı ile başlayıp 'geçcek' diye bitirmesi gibi basit olabilse...  'H er şey çok güzel' olacak düşüncesiyle oraya kadar giderek yüzbinlerce kişilik bir koronun oluşmasını sağlayanlar ve onlara uzaktan eşlik eden milyonların hissettiği ve yaydığı umut,  "g eliyor gelmekte olan " sloganıyla cisimleşiyor. Gelmekte olanın ne olduğuna ilişkin tartışmaların yoğunlaştığı ve karar aşamasına yaklaşıldığı şu günlerde, yakın zaman önce komşumuz Yunanistan'da yaşananlar ülkemiz için paha biçilmez bir örnek olabilir. 2014 Haziran seçimlerine ciddi bir enflasyon ve yokluk içerisinde,  emekli maaşlarının ödenemediği bir ortamda giren  Yunanistan'da halk, sendika ve öğrencilerin önderliğinde meydanlara çıkmış, ciddi sokak çatışmaları yaşanmıştı. 25 Ocak 2015'te yenilenen seçimleri 'Radikal Sol Koalisyon' adıyla Syriza kazanmış ve büyük

Kılıçdaroğlu ve Akşener'in tercihi

Seçimler yapılacak mı, yapılacaksa ne zaman yapılacak veya kim kazanacak tartışmaları sürerken cevabı belki de en çok merak edilen soru Millet İttifakı'nın adayının kim olacağı. Hemen hatırlatmam gerek ki, ben, adaylığı üzerinde en çok konuşulan isim olan Kılıçdaroğlu'nun neden aday olmayacağına ilişkin görüşlerimi 11 Ekim ve 6 Aralık 2021 tarihlerinde bu sütunlarda yazdığım "Kılıçdaroğlu'nun yeni hedefi" ve "Millet İttifakının dilinin altındaki bakla teknokrat Cumhurbaşkanı mı?" başlıklı yazılarımda ifade etmiştim. Bu iki yazıyı iki cümle ile özetlersem; Sayın Kılıçdaroğlu'nun, 6'lı masanın bir arada durmasına (dağılmamasına) kendi adaylığından daha çok önem verdiğini düşünüyorum. Bunun Türkçe meali; aday olmak istiyor olabilir ama bunun için direnmeyecek. Adaylaştırmada katkı sağlayacağı isim, kazansa da kazanmasa da, daha sonra kendisinin ve parti yönetiminin başına 'bela' olmayacak bir isim olacaktır. Bu aday, muhtemelen, siyasi sorum