Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İktidara bir fıkra

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ÇEDES projeleri kapsamında tarikat ve cemaatlere yeni alanlar açmaya devam ederken, Sol'da yayımlanan habere göre yeni eğitim öğretim yılında geçerli olacak biyoloji müfredatının merkezine 'yaratılış' kavramını yerleştirmeyi başaramamıştı.   Bu durum tarikat ve cemaatlere yakın çevrelerce eleştirilse de, henüz bir kaç gün önce (12 Aralık) yine Sol'da yayımlanan 'İnsanlık için olmasa da Akit için büyük adım: Biyoloji bilimiyle tanıştı'  haberi ilgimi çekti. Haberi okuyunca daha da şaşırdım zira Akit neredeyse sadece küfür etmek için kullandığı 'Biyoloji' kelimesini bu kez tamamen farklı bir bağlamda, 'Biyolojik olarak IRK yok.' cümlesi içinde kullanmıştı. Durun, daha bitmedi!   Daha da ilginç olan, bu haberin kaynağının, elinde bulundurduğu bütün imkanlarla sadece ülkemizde değil bölgemizde de din ve mezhep eksenli bir iklim yaratmaya çalışan AKP'nin bu yürüyüşünün en büyük meşruiyet araçlardan birisi olan Anado...

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...

CEO'nun katili kim?

ABD'nin en büyük sigorta şirketlerinden birisinin CEO'sunun New York'ta sokak ortasında öldürülmesi ve sonrasında toplumdan gelen memnuniyet dolu, sistem karşıtı ve şiddetle anti-kapitalist olan tepkiler, geçtiğimiz haftanın en dikkat çeken konularından biriydi... Benim de yazılarını severek okuduğum yazarlardan Ertuğrul Özkök, tüm Amerika'nın nefesini tutarak izlediği bu cinayet hikayesinden yola çıkarak kişisel olarak kendisinin de muzdarip olduğu bir konuyu anlatmış... Ama bunu yaparken, derisinin altına kazınmış gazetecilik refleksiyle haberi atlamama kaygısından olsa gerek, kendisine sunulan dosyayı yarım yamalak okumuş galiba... Zira Özkök'ün Oda Tv'de de yayınlanan yazısının giriş bölümünde anlattıklarıyla, (olay yerine gönderilen bir polis muhabiri bile bu hatayı yapsa kapı önüne koyulur) tüm ABD ve dünyanın dört bir yanında milyonlarca kişinin, olay sırasında caddedeki rüzgarın hangi yönden kaç şiddetinde estiği gibi en uçuk, en küçük ayrıntılarını bile...