Ana içeriğe atla

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır.

Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı.

KİR, SUÇ; FUTBOL

Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar)

Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar dahil bir çok kişinin futbol kulübü başkanlığı ya da sahipliği yaptığı sık karşılaşılan bir durum olduğu ortada.

Üstelik 'Kire ve suça' bulaşmış bir takım insanların da taraftar guruplarında adının geçtiği ve bunlardan bazılarının adlarının cinayete karıştığı da günümüzde vakayı adiyeden...

Evet, tamam, üstüne üstlük tüm bunların da yanında, futbol bir endüstri...

ADS SADECE FUTBOL KULÜBÜ DEĞİLDİR

Evet, biliniyor ki;

ADS daha iki sezon öncesine kadar bir dernek statüsündeydi. Adanalılar için, başkanların, yönetim kurulu üyelerinin isimleri hiç önemli olmadı ;çünkü biri geliyor, diğeri gidiyordu. Takımın hangi kümede olduğu ve hangi sonucu aldığından bağımsız olarak herkesin ortak ruhuydu ADS.

Gel zaman git zaman, çoğu yerde olduğu gibi Adana'da da avantadan geçinen bir küme oluştu ve onların teşviki ile Adana Demir Spor'un, karşı çıkanlar bir şekilde susturularak, şirketleşmesi gerçekleştirildi.

Nedendir bilmiyorum ama, belki iyi niyetle, işadamı Murat Sancak bu yola girerek kulüp için olağanüstü paralar harcamaya başladı. Kulüp sahibi (her iş adamı gibi) işler kötü gitmeye başlayınca da, bence de, haklı olarak şirket için harcadığı paralarını çıkarmaya çalıştı ve bu nedenle de iyi futbolcular bir bir elden çıkarılmaya başladı... Başarılı olan oyuncular takımdan gidince daha kötü sonuçlar alınmaya başlandı, kötü sonuçlar takımın birliğini bozdu bu da krizi süreklileştirdi...

ADS ADANA'DIR

Kötü gidiş nereye kadar sürer, bu ADS'nin küme düşmesine mi tekabül eder bilinmez ama, bırakalım süper liği, 1'nci, 2'nci, 3. liği görmüş ADS'liler için amatör küme maçları bile yeterken olacakların olanlardan daha kötü sayılacağını düşünmüyorum.

Çünkü ADS, Adanalılar açısından, sadece bir futbol takımı değil, onun ismi ile özdeşleşen bir umut, heyecan selidir...

Köylerinden, şehirlerinden iş ve aş umuduyla kopup gelerek Adana'nın gecekondu mahalleleri Denizli, İsmetpaşa, Yeşilevler, Kiremithane, Yavuzlar, Sinanpaşa, Sepici, köprülü mahallelerini kurup fabrikalarda çalışır ve hafta sonları hep beraber türküler marşlar söyleyerek kolkola omuz omuza yürüyüşün adıdır ADS...

Şimdi o yürüyüş kolunda onların çocukları, torunları var ve Adanalılar için ADS bir araya gelmenin tohumu, başkaldırıyı ve direnişi örgütlemenin diğer adıdır... Beşiktaşlılar için de!

Turgay Develi
24. dönem Adana Milletvekili.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'nin Üye ve Delegelerini Düşkün mü Sanıyorsunuz?

Bu yazı, CHP üyeleri ve delegeleri başta olmak üzere herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Mutlaka okumanızı isterim. Bunun için de partide kayıtlı bulunan 45 bin kişiye özel olarak SMS aracılığı ile gönderdiğimi baştan söyleyeyim. Bir çok gazete, haber sitesi başta olmak üzere bir çok mecrada yayınlanıyor. Ayrıca kendi kişisel imkanlarımla diğer kanallardan da okunması için Türkiye çapında paylaşıyorum. Konumuz özelde delegelik genelde ise siyaset kurumunu, düşürüldüğü düzeyden kurtarma, aslında itibarını koruma ve iade etme arayışı aynı zamanda. Siyaset, işinde gücünde, siyasetle uzaktan yakından alakası olmayan herkesin de yaşamını her alanda direkt etkilediğinden, kimse bu konu beni ilgilendirmiyor diyemez. Bu giriş ile birlikte hemen CHP de delege olmayan, yazılmayan, yazılamayanları kutluyorum. En azından isteyip de yazılmadılarsa da, kendilerinin bir talebi ve çabası olmadıysa ve bilerek ve isteyerek 'bu orta oyununun figüranı olmam' diyerek kenarda duranla...

Bu filmi daha önce görmüştük...

Abdullah Öcalan'ın PKK'yı, 'Yenilmedi ama gerekliliği de kalmadı' şeklinde tarifleyerek yaptığı fesih çağrısı, 40 yıldan bu yana akıtılan kanın durdurulacağı umudu yarattı. Barışa amasız, fakatsız evet...  Evet de...  Biz bu filmi daha önce de seyretmiştik sanki. Türkiye kapitalizmi ne zaman krize girse ve eskiyeni yenisiyle değiştirmeye ihtiyaç duysa, mutlaka bir müdahalede bulunuluyor.  Hatırlayalım; Halkın artan refahın paylaşımı ve özgürlük taleplerinin 'iş işten geçmesin' diye kısmen karşılandığı 27 Mayıs darbesinin yanıtı, ülke ekonomisinin küresel düzene entegre edilerek yağmasının önünün açılmasını savunan liberalizmden gelmiş, 12 Eylül öncesinde yaratılan şiddet darbe gerekçesi yapılmış ve 'eskiyen Türkiye'nin yenisiyle değiştirilmesi zapturaptla sağlanmıştı.  Her iki darbeye de destek NATO ve batı başkentlerinden, yani emperyalizmin kalelerinden gelmişti. O Türkiye'de de ağır bir mülksüzleştirme programı Özal eliyle ve IMF ve Dünya bankası ...