Ana içeriğe atla

Direnenler Kaybedebilir Ama Teslim Olanların Hiç Şansı Yok

Yüzüklerin Efendisi'ndeki Uruk Hai'leri bilirsiniz. Karanlığın kölesi olmuş, kendilerine ait bir iradeleri olmayan yaratıkların oluşturduğu bir ırk. Eğer, CHP Adana İl Delege listesinin tamamını bunlardan yazdılarsa, Şeyh Bedrettin Destanı'nda ölüm kuşunun kanatlarında taşıdığı fermandaki gibi kabulleneceğiz sonucu ve 'madem fetva bize ait, verin ki basak bağrına mührümüzü' diye çıkacağız kongre salonundan...

Diğer seçenek ise...


İl Kongresinde oy kullanacak delegenin tamamı, bu güne kadar yaşamlarında savunduklarının faturasını ödemekten korkanlardan yazılmadıysa eğer, Bertolt Brecht'in 'Direnenler kaybedebilir, ama teslim olanların hiç şansı yok' sözünün bir anlamı olacaktır bu topraklarda. 

Bu iki seçeneği alt alta yazıp sormamızın nedeni, CHP’nin literatürünün en müstesna yerindeki ‘parti içi demokrasi’ kavramının sorgulanmasına dönük.

Orta çağda kilise bilgiyi yasaklar, düzenini böyle sürdürürdü. Şimdi düzenlerini sürdürmek isteyenler ise, insanlığın büyük bedeller ödeyerek değerleştirdiği demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, erdemli olmak gibi bir çırpıda yazarak sıraladığımız kelime ya da cümleleri artık o kadar sık kullanıyorlar ki, içini boşaltıp değersizleştiriyorlar.

Ancak, parti yönetimini ellerinde tutanların partime verdikleri zararı, ben de onların durumuna düşüp partiye zarar vermeden nasıl anlatırım derdindeyim uzun zamandır.

600 binden fazlası Adana’da olmak üzere 10 milyon seçmenden insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi, özgür seçimler diyerek oy isteyip almış CHP, geldiği noktada örgüt içi seçimlerinde topluma vaat ettiği bu değerleri kendi üyelerinden sakınıyor.

'Parti içi demokrasi' ya da 'sandık' deniyor ya, en küçük köy ve mahalle birimindeki tek delegelikten başlayarak bütün ilçe delegeliklerini, oradan da 600 il delegesini teker teker yazdılar.

Bu da yetmedi, şimdi de 'il kongresine tek adayla gidilsin, şu vatandaş da il başkanı olsun' diye dayatıyorlar. 30 Kurultay Delegeliği için de blok liste oylaması yaptırıp istediklerini yazacaklar.

Partilisinin seçme ve seçilme hakkını fiilen elinden alanlar, sonra çıkıp vatandaşın hak ve hukukunu korumak adına ortalıkta dolaşıp yetki isteyecekler!

Onların elinde, kanunun bile üstünde genelge yazdıkları kalemleri var.

Bizim safımızda ise Yaşar Kemal'in İnce Memed'i ile Toroslarda birlikte şiirler okuduğumuz Ahmed Arif'ler var!

   "Anadoluyum ben,
   Tanıyor musun ?

   Binlerce yıl sağılmışım,
   Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
   Nazlı, seher-sabah uykularımı
   Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
   Haraç salmışlar üstüme.
   Ne İskender takmışım,
   Ne şah ne sultan
   Göçüp gitmişler, gölgesiz!
   Selam etmişim dostuma
   Ve dayatmışım...
   Görüyor musun?"

diyerek;
direndiğimiz değerlerimizden, bir Kongre, bir Kurultay için vazgeçmeyeceğiz.
Tüm bu yaptıklarınızı; 
"Dostuna yarasını gösterir gibi, 
Bir salkım söğüde su verir gibi" 
anlatacağız. Türkü söyleyerek hem de...
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen