Ana içeriğe atla

Mehmet Ay Erdogan'ın Adana Umudunu Söndürebilir!

Prof. Dr. Korkut Boratav Çin-ABD ilişkileri üzerine değerlendirme yaptığı son yazısını, "Bakalım Pandora’nın kutusu açılacak mı; gerçi muhatabı yoksa Pandora'nın kutusu boşalmaz. Bu nedenle Çin’in tepkilerini beklemek gerek" diye bitirmişti.

Bilirsiniz, orijinal olan kutu Pandora’nın değil, Hermes’in taşıdığı bir kutu. İçinde bütün kötülükler var. Hermes kutuyu Pandora’nın evine bırakıyor ve Pandora kutuyu açınca kutunun içindeki bütün kötülükler dünyaya salınıyor. Kutunun en dibine hapsedilmiş olan tek iyilik olan ‘umut’ da ortaya çıkıyor. Tabii ‘umut’ için insana yapılan en büyük kötülüktür diyenler de var. Gerekçeleri de basit, zira umut işkenceyi uzatır denir.

Bu uzun girizgahı yapmamın nedeni, Adana Büyükşehir Belediyesi’yle ilgili dün Ali Pekmezci tarafından haber portalı Oblektifa’da yazılan, 'Muhalif Meclis Üyelerine Düşen Görev ve Sorumluluk’ başlıklı yazı. Haberi daha önce Sefa Saygıdeğer ile 5 Ocak ve Çukurova Pres gazeteleri de sütunlarında yazmışlar ama onları atlamışım.

Yazı muhtemelen kaynağından da okunmuştur ama, söyleyeceklerimi doğru anlatmak aşısından aşağıda uzun bir bölümü alıntıladım;

“Adana BŞB’de Zeydan Karalar'ın başkanlığında, Genel Sekreter Vekili Dr. Ergül Halisçelik’in koordinasyonundaki Adana Büyükşehir Belediyesi, kentin geleceğini kamu kaynaklarını ekonomik, verimli ve etkin kullanarak, yatırımları ve projeleri fayda-maliyet analizlerine göre belirleyip öncelikli olanlara göre planlıyor.

Bunun yanında Büyükşehir Belediyesi’nin mevcut organizasyon şeması, daha kurumsal bir yapı için revize edilmeye çalışılıyor.

Tabii bu revize bütün meclis üyelerine sunumla tek tek anlatıldı. Ama ne hikmetse bu yeni organizasyon şemasının oluşturulan komisyondan geçmesi, bir türlü mümkün olmuyor. AK Parti ve MHP’li meclis üyelerinin Adana’nın yararına olan her proje ve çalışmaya destek vermeleri beklenirdi.

Bu, üzerlerine yüklenmiş bir görev ve sorumluluktur. Gelin görün ki, 6 aydan fazladır komisyonlarda dolanıp durdu.”

Haber şöyle de bitirilmiş: ”Parti ve görüş ayrımı gözetmeksizin tüm meclis üyelerini bu noktada kent sorumluluğuna davet ediyoruz.”

Siyaset, dişlinin bir tanesi bile yerine oturmazsa her şeyin ters yüz olabileceği bütünsel bir mekanizmadır. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ‘Sizden çok şey bekliyorum. Bu sefer kazanacağız’ dediği Adana’yı teslim ettiği İl Başkanı Sayın Mehmet Ay, Pandora’nın kutusunu açıp açmayacağını belirleyecek bir karar ile karşı karşıya.

Sayın Ay il başkanı olduktan sonra gösterdiği performans, yazdığı üyelerle partisini büyütmesi, bürokrasideki etkin verimliliği ve Büyükşehir Belediyesi’ndeki muhalefeti örgütlemesi açısından Genel Başkanını gelecek için umutlandırarak takdirini kazandı. Kendisinin siyasi geleceği açısından önemli bir karar ile karşı karşıya. Bu tartıştığımız konuda vereceği karar partisinin geleceğini belirleyeceğinden, Pandora’nın kutusunu açıp açmamanın ötesinde kutunun boşalmasına ve kendilerine göre “Adana’yı bu kez kazanacağız inşallah’ düşüncesine inanan Genel Başkanlarının bir kez daha yenilmesine yol açabilir.

Olumsuz bir karar, CHP’ye oy verenlerin de dışında çok daha geniş bir çerçevede, ”Ak Parti Adana’ya, Adanalılara düşmanlık yapıyor” algısının yerleşmesine neden olabilir.

17 aydan bu yana iktidar-muhalefet tadında gelişen ilişkiler boyunca Ak Parti ilk defa Adana’nın geleceğini ilgilendiren, siyasetin dışında bürokratik bir düzenlemeyi de içeren kalıcı, yapısal bir değişikliği orasından burasından kırparak kadük bir hale getirirse, kararı bu olursa, sadece Pandora’nın kutusu açılmaz, kendileri açısından, Sayın Erdoğan’ın da seslendirdiği, en dipteki o umut da ortadan kaybolabilir.

Ak Parti ve dolayısıyla Sayın Mehmet Ay, Genel Başkanın da zihninde oluşmaya başlayan Adana fotoğrafının kendi elleriyle bozulmaması için Adana’yı ve burada yaşayan Ak Partilileri de yakından ilgilendiren bu düzenlemeye evet mi diyecek, yoksa Pandora’nın kutusunu mu açacak, göreceğiz.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen