Ana içeriğe atla

Aynı notalara yazılmış farklı şarkı sözleri

Siyasi görüş fark etmeksizin insanların ezici çoğunluğu hayatlarının ne kadar kötü olduğunun farkında ama bundan nasıl kurtulacakları konusunda kafaları karışık.

6'lı muhalefetin amiral gemisi CHP'nin Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun son grup toplantısındaki konuşmasındaki "Geleceği yeni kadrolar, yeni kurallar ve yeni kurumlarla inşa edeceğiz" sözlerini dinlerken sanki daha önce duyduğum bir şeyi dinliyormuş gibi hissettim. Kısa bir araştırma yapınca bu ifadelerin, daha önce okuduğum, TÜSİAD tarafından hazırlanan 50. yıl raporuyla neredeyse bire bir örtüştüğünü fark ettim. 

Zira raporda, "Türkiye’yi yeni bir anlayışla, insani gelişme ve yetkinleşme, bilim, teknoloji ve inovasyon, kurum ve kurallar unsurlarında atacağımız eş zamanlı ve eş güdümlü adımlarla inşa edebiliriz" ifadeleri kullanılıyor. 

Zaten TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski'nin, geçtiğimiz günlerde Murat Yetkin'in haber sitesine yazdığı bir yazıda “Kuvvetler ayrılığı, denge ve denetleme, hukukun üstünlüğü ve yargısal denetim, kurumların özerkliği ve düzenleme kalitesi de etkin bir kamu yönetiminin olmazsa olmazlarıdır" temelli düşüncesiyle, 6'li muhalefetin açıkladığı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş metni de neredeyse bire bir örtüşüyor.

Peki, ülkemizin meselelerine bakış açısı ve çözüm yolları konusunda, 6'lı muhalefet ile Türkiye'nin en zenginlerinin örgütü olan TÜSİAD'ın aynı çizgide buluşması ne demek?

Ülkemizin en zenginlerinin, 20 yıllık AKP iktidarında uygulanan ekonomi programı sayesinde servetlerinin yüzlerce kat arttığını (Erdoğan da bunu onlara sık sık hatırlatıyor) göz önünde bulundurursak, AKP gidip aynı programı savunan 6'lı muhalefet iktidara geldiğinde de zengin zenginleşmeye, fakir fakirleşmeye devam edecek demektir.

O zaman, fakir fakir olarak kalacak ve zenginler daha da zenginleşmeye devam edecekse, ülkenin yüzde 95'lik kesimi açısından seçimleri AKP/MHP bloğu ya da 6'lı ittifaktan hangisinin kazandığının ne önemi var?

Bu aşamada yazının giriş paragrafındaki cümleyi soru haline getirerek, yanıtını aramak gerekiyor.

1- İnsanların ezici çoğunluğunun hayatları neden kötü?
2- Bundan nasıl kurtulacakları konusunda kafaları neden karışık?

Birinci sorunun yanıtının yüzeye çıkarılabilmesi için, ikinci sorunun yanıtının neden sonuç ilişkileriyle ortaya konması ve zihinlere nakşedilmesi gerekiyor.

İkinci sorunun yanıtının ortaya çıkması için ise, medya yankı odaları içinde izole edilmiş insanların, kendi dünya görüşlerine göre (siyasi partiler, gazeteler, internet siteleri, facebook ve diğer sosyal medya platformları) inançlarını pekiştiren ve sunulan görüşlere eleştirel ve yapıcı bir bakış atamamalarına yol açan entelektüel ve enformasyonel hapishanelerden kurtulmaları gerekiyor. 

Yandaşı, candaşı ve foncusuyla medyanın yankı odaları, aynı notalara yazılmış farklı şarkılara maruz bırakılmaları, bu insanların zihnine entelektüel bir sınır çiziyor. 

Oysa bilinir ki, empoze edilen hayattan kaçamıyorsan, tutsaksın.

Aynı şeyleri sürekli olarak farklı kaynaklardan tekrarlayarak bir yankı odası oluşturmanın amacı, çıkması muhtemel farklı seslerin duyulmasını ve konuşulmasını engellenmek. Bununla mücadele edebilmek için yankı odalarının aksını, akustiğini bozmamız gerekiyor.

Asırlardır kafalara kazınan 'tanrısal hikayeleri' silmenin kolay olmadığı ortada. Dolayısıyla, yeni bir dil, yeni bir medya gerek. Yeni medya derken, yeni bir mecradan değil, yeni bir içerikten söz ediyorum.

Bunun için cesaretimiz de sabrımız da var.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen