Merkez medya, merkez siyaset ve bunlara yakın duran iktisatçılar, yani ülke siyasetinin gündemini belirleme gücünü ellerinde bulunduranlar, herkes gibi 31 Mart seçim sonuçlarını etkileyen ana faktörün ekonomik göstergeler olduğu konusunda hemfikir. Ağız birliği etmişçesine bu göstergelerin nasıl düzeleceğine dair düşünce ve ileri sürdükleri oyun planları da aynı… Medyanın ekranları, köşeleri ve sütunları, yaşanan yoksulluk ve çaresizliğin semptomları olan hikayelerle dolu. Ülke bozulan rakamları sıralayan iktisatçılar ve bu rakamların nasıl 'düzeleceğini' anlatan siyasetçilerden oluşan dev bir geçit törenini andırıyor. Ancak bu kadar gürültüye rağmen gündeme gelmeyen, getirilmeyen tek şey, onların tabiriyle 'kötüleşen ekonomik göstergelerin', insancası ise yaşanan derin yoksulluğun altında yatan esas sebep… Madem seçimleri seçmenin yaşadığı ekonomik tablonun sonuçları belirledi, o zaman siyasetin gündemi neden anayasa tartışmalarıyla ya da 'normalleşme' hamleler
CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel'in geçen hafta katıldığı iki yayında kullandığı ifadelerden, yerel seçimlerde elde edilen sonuçlarla ilgili iki tasarımı olduğu anlaşılıyor: Bunlardan birincisi CHP'yi nasıl iktidar yapabileceği, diğeri de CHP iktidarında nasıl bir Türkiye tahayyül ettiği... Özel bu iki tasarımı da, Ali Mahir Başarır'ın bir televizyon programındaki sözlerinin hatırlatıldığı soruya verdiği yanıta sığdırmış. Malum Başarır'ın sözleri, İmamoğlu'nun önünün kesilme çabası olarak algılandığı için sanırım, sıkça tartışıldı. Bu tartışmalara Özel'in verdiği cevabın daha derinlikli incelenmeyi hak ettiğini düşünüyorum: "Partide her şey çok iyi giderken eski bir hastalığı nüksettirmeye çalışıyorlar. Zaten biz geçen sefer o hastalıktan dolayı kaybettik, erken aday tartışması ve sürekli aday tartışması. Zamanı mı şimdi? Şimdi vatandaşın beklentilerini konuşma, iktidara hazırlanma zamanı, politikaları revize etme, iyi bir tüzük yapma, iyi bir pro