Ana içeriğe atla

Delegeler Dikkat, Zeydan Karalar Mehdi Değil İnsan!



Adana'da yaşananlardan bir ders çıkarılır mı bilmiyorum ama, yazıyorum...

Seyhan İlçe Kongresi’nde Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar konuşmasını bitirip salondan ayrılırken delegesi, izleyicisi bütün CHP’liler salonu boşaltıp peşinden gidince, ‘Sevgili delegeler kongremiz devam ediyor. Lütfen geri dönün ‘anonsu yapılmış.

Delege bu; söylüyorum ya hep, kimin peşinden gideceğini bilir!
Çare olmadığından değil, çaresizleştirildiğinden. Bu filmi 1980'den bu yana izliyoruz. 

Selahattin Çolak Belediye Başkanı olduğunda onun, Sedat Doğan Çukobirlik Genel Müdürü olduğunda onun, şimdi de eski Çukobirlikçi Zeydan Karalar Belediye Başkanı olduğunda onun peşindeler!

Erkekler-kadınlar ve gençler yukarıda saydığım isimler dahil, birlikte siyaset yapacakları iyiyi-doğruyu ve güzeli arayacak yol arkadaşı aramıyor; kendilerine ya da çocuklarına iş verecek, rızkını çıkaracağı bir yerin peşinde.

Burada Sayın Başkan Karalar’ı büyük bir tehlike bekliyor ama önce bir örnekleme gerek.



Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Türkiye’de iktidar sorunu yok, asıl ana muhalefet, muhalefet sorunu var’ diyor ya, kendinin baktığı yerden değil ama benim baktığım pencereden, haklı.

Neden haklı; Çünkü iktidar ve muhalefet aynı ekonomik politikayı izlemese vatandaş çaresiz kalmaz, kendi çıkarına olanı tercih eder ama hepsi birden neoliberal, hepsi birden kontrolsüz piyasacı olunca muhalefet yapmacık kalıyor ve iktidar bütün yanlışlarına rağmen el değiştiremiyor.



Anası, danası, yavrusu ile muhalefet suya trit konularda Erdoğan’ı eleştiriyor, yeriyor, veriyor veriştiriyor ya söyledikleri incir çekirdeğini doldurmuyor.

Hepsi ortaya çıkan sorunlar üzerinden fikir beyan ediyorlar. Sorunun kaynağını gösteren yok.

Siz siyasi partisiniz, hedefiniz iktidar olmaksa neden iktidar erkini elinde tutanları can alıcı yerinden vurmuyorsunuz da, günlük sıcak dedikodu tadında ‘O gitsin biz gelelim’ mealinde mırıldanıyorsunuz.

Yumruk atana karşı savunma meşrudur. Vatandaşın canını yakan nedir? Kötü ekonomi.

Yani açlık, yoksulluk, işsizlik. Ekonominin kötü olması Erdoğan'ın tercihi değil, uyguladığı politikanın kaçınılmaz sonucu.

Önce bunun nedenini etraflıca bir anlatın bakalım vatandaşa, bakalım o ne diyecek?

Deyin ki ey vatandaş, ülkemizin yaşadığı bütün sorunların nedeni ekonomik bağımsızlığımızın olmaması. Biz ekonomik bağımsızlıgımızı  12 Eylül darbesi ile uygulama fırsatını buldukları 24 Ocak kararlarıyla, 1994 yılında İmzalanan Gümrük Birliği anlaşmalarıyla ve Kemal Derviş’in IMF ve Dünya Bankası talimatlarıyla, Ecevit başta olmak üzere o dönemin siyasi partilerine şantajla kabul ettirdiği yasalarla kaybettik.

Bugün ülkemizdeki bütün sorunların temelinde bu yasalar vardır. CHP’nin iktidar yolu bunları halka anlatmasından geçiyor halbuki. 

Bu yasaları çıkaran Kemal Derviş daha sonra CHP’ye Genel Başkan Yardımcısı yapıldı. CHP’nin de ekonomi politikalarını belirleyerek iktidarı-ana muhalefeti ile Türkiye’yi tefeci sermayenin kucağına oturttular.

Bunları anlatın ve o yasaları değiştireceğinize söz verin, bakalım o zaman ortada, bırakın Erdoğan’ı, bu kirli düzeni savunan kimsecikler kalıyor mu?

Yapmazlar, yapamazlar. Nedenini yazdım, yazıyorum, yazacağım.

Aynı politikaları savunanların biri iktidar diğerleri muhalefet; CHP, İYİ Parti, Saadet, HDP…
Bu ekonomik düzeni Erdoğan mı oturttu da, Erdoğan gitsin biz gelelim sorunları çözeriz diyorsunuz?

CHP’nin iktidar yolu, yoksul vatandaşı, hayatından memnun olmayan 80 milyon insanı, daha iyi bir gelecek için ikna etmesinden geçer.

Neoliberal politikaları savunmaya devam ettiği sürece ne vatandaş ikna olur, ne de hasbelkader CHP iktidar olsa değişen bir şey olur. Örnek arıyorsanız bazı CHP'li belediyeler önümüzde duruyor. Farkı ne zaman fark edeceğiz ya da farkı fark eden bize de göstersin lütfen!

Türkiye böyle de Adana farklı mı?

Muhalefet işi gücü bırakmış, vatandaşta Erdoğan nefretinin büyümesini bekliyor ki gönderebilsinler.
Çünkü Erdoğan tam bir popülist siyasetçi olarak halkın zihnini bir an boşaltmasına izin vermeyecek şekilde her yerde; Konuşmadığı konu, zaman ve mekan yok!

Bütün kameralar, dikkat merkezi o; Her şeyi bilen, anlayan, ilk fark eden, son kararı veren.


17 Yıldan bu yana mutlak iktidar olan Erdoğan’ı geldiği yer itibariyle kibirli olmak, her şeye karar vermek, her konuda en iyi bildiğini sanmakla eleştiren (zaten sadece bunu yapıyorlar ya!) muhalefet,  seçileli daha 10 ay olmayan Başkan Karalar’a günlük tartışmaların kahramanı 'mehdi' muamelesi yaparlarsa, Başkan da insandır, yoldan çıkabilir!

Erdoğan da ilk yıllarında herkesi dinler, tartışır, yardımlaşırdı diyor ya eski arkadaşları…

İnsan kendiliğinden ‘yoldan’ çıkmaz; güç tahrik eder ama kesinlikle ‘müritler’ uçurur!

Aman dikkat Başkan, sen onlara uyma sakın.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen