Ana içeriğe atla

CHP'li Belediye Başkanları İktidara Tutsak Düşerse!

Bugün karşı karşıya olduğumuz, birbiriyle iç içe geçmiş iki yakın tehlikeye karşı alacağımız tutum, ülkemizin geleceğini belirleyecek. Bunlardan ilki, Ak Parti'nin (iki kez test ettiği) serbest seçimlere müdahale ihtimali. İkinci tehlike ise, ilk tehlikeye engel olabilecek tek güç olan CHP'nin kurultayına yapılacak Büyükşehir Belediye Başkanları müdahalesi.

Hatırlarsanız Sayın Kılıçdaroğlu, 'Belediyelerin rant dağıtım merkezi konumundan çıkarılması gerek' demişti. Bu sözün ne anlama geldiğini, aşağıdaki satırları okurken aklınızdan çıkarmayın lütfen!

CHP'li belediye başkanlarının her hareketi, her işi, her imzası, her işlemi Ak Parti iktidarınca yakından izleniyor. CHP'yi yönetecek olan Parti Meclisi'nin büyükşehirlerde oluşan PM borsasıyla belirlenmesi, gelecekte CHP'yi iktidarın tehdidine açık hale getirebilir.

Büyükşehir Belediye Başkanları'nın belirlediği PM'nin oluşturduğu bir CHP Merkez Yönetimi, sizce iktidar şantajı altında bulunabilecek Belediye Başkanlarının iradesiyle mi, yoksa serbest seçimlerin bile tehlikede olduğu bir süreçte, halkın çıkarına göre mi davranır?

Çalacak kadar onursuz olan, yakalanınca da iktidarın tutsağı haline gelecek Belediye Başkanları, kendi koltuklarını ya da çaldıklarını korumak için CHP'yi mi feda etmeyecek? Peki bu tehlike ortada dururken tüm partiyi tek bir erkin kontrolüne bırakmak neyin nesi?

Siyaseti, dolayısıyla iktidar erkini, katolik nikahı temelli sadakat (yani biat) çürütüyor. Platon'un, 'Gücün haklı çıktığı yerde adalet bekleme. Güce tapan insanların olduğu yerde huzur bekleme' sözü yeryüzünde ne kadar da çok yaşama geçmiştir kim bilir?

Bizim gibi toplumlarda sadakat, siyasetin öznesidir. Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 yıllık iktidarındaki kadroya. Sadece o mu, dışarıya sürekli liyakat güzellemesi yapan "Bu kadar da olmaz ama!" muhalefetinin kendi içlerindeki yapılanmasında da sadakatin esas olduğu açıktır.

Partiler kurulup kadrolar şekillenirken ya da ister devlet isterse partiyi yönetirken olsun tepeden aşağıya oluşan yapının taşıyıcı kolonlarını belirleyen tek gerçek sadakattir. Çünkü liderler biat etmiş olanlarla çalışırken rahat eder!

Bugün ülkemizde, hem iktidarın kontrolündeki devlet mekanizmasında, hem de 'Bu kadar da olmaz ama!' muhalefeti ile bu muhalefetin örgüt yapılanmasında yaşanan da tam olarak bu değil mi?

CHP bugün ülkemizi yoksullaştıran ve toplumu çürüten Ak Parti ile aynı neoliberal paradigmalı  kadrolara sahip. Yaklaşan kurultayında devlet kurma tecrübesi, zihinsel kurgusu ve fikri altyapısı ile CHP, dünyada da çökmekte olan bu paradigmadan kurtulup, yeni bir gelecek kurma potansiyeline sahip olanları bir araya getirebilecek mi göreceğiz?

Özetlemek gerekirse( Sol'dan Fatih Yaşlı'nın da tespiti ile) ülkemiz için en güncel tehlike, serbest seçimlerin güvenli olarak yapılıp yapılamayacağıdır. Ak Parti;

1- İstanbul seçimlerini keyfe keder iptal ettirerek,

2- Mühürsüz oyları geçerli kılarak

bu konuda başta CHP ve halkın 'nabzını' iki kez kontrol etti, reaksiyonu ölçtü. Gördü ki bu çelik daha çok su götürür!

Şimdi yine, bu kez de seçim sistemi üzerinde taktik düzenlemeler yapmak için çalışmakta, elinde tuttuğu bütün örtülü ve örtüsüz güç birikimini harekete geçirerek seçimlere hazırlanmakta.

Türkiye'yi bu sarmaldan kurtarabilecek tek örgütlü kitlesel güç, var olan siyaset paradigmalarını değiştirebildiği takdirde CHP'dir.

Ancak partimiz için güncel tehlike de şudur ki, hali hazırda var olan anlayışla ülkenin güncel sorunlarıyla başa çıkabilme, iktidar partisinin önünde önleyici bir güç olarak konumlanabilme şansı yoktur.

Bizzat Sayın Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla örgütleri ele geçiren ve kurultay delegelerini belirleyen başta Büyükşehir Belediye Başkanları'nın, özellikle Büyükşehirlerde oluşan PM borsasından önerecekleri isimlerden oluşacak bir parti yönetiminin ve partinin geleceğinin, en ufak bir yolsuzluğunda Ak Parti tarafından esir alınacak olan Büyükşehir Belediye Başkanları tarafından belirlemesine izin verilecek mi?
Daha zamanımız var, tartışmalıyız.

Turgay Develi
24. Dönem Adana Milletvekili




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...

CHP'nin Üye ve Delegelerini Düşkün mü Sanıyorsunuz?

Bu yazı, CHP üyeleri ve delegeleri başta olmak üzere herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Mutlaka okumanızı isterim. Bunun için de partide kayıtlı bulunan 45 bin kişiye özel olarak SMS aracılığı ile gönderdiğimi baştan söyleyeyim. Bir çok gazete, haber sitesi başta olmak üzere bir çok mecrada yayınlanıyor. Ayrıca kendi kişisel imkanlarımla diğer kanallardan da okunması için Türkiye çapında paylaşıyorum. Konumuz özelde delegelik genelde ise siyaset kurumunu, düşürüldüğü düzeyden kurtarma, aslında itibarını koruma ve iade etme arayışı aynı zamanda. Siyaset, işinde gücünde, siyasetle uzaktan yakından alakası olmayan herkesin de yaşamını her alanda direkt etkilediğinden, kimse bu konu beni ilgilendirmiyor diyemez. Bu giriş ile birlikte hemen CHP de delege olmayan, yazılmayan, yazılamayanları kutluyorum. En azından isteyip de yazılmadılarsa da, kendilerinin bir talebi ve çabası olmadıysa ve bilerek ve isteyerek 'bu orta oyununun figüranı olmam' diyerek kenarda duranla...

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy...