Ana içeriğe atla

Adanalılar, Seçilmiş Belediye Başkanı Karalar ile Vali'sinin Hukukunu Korumasını Bilmeli


Bu şehir, Adanalılar, seçilmiş Sayın Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile şehrin en yüksek devlet memuru olarak Sayın Vali Mahmut Demirtaş’a, Sayın Ömer Çelik tarafından yapılan muameleyi reva görmemeli, kınamalı, onların hak ve hukukunu korumasını bilmeli.

Mesele şu;

Eski Bakanımız ve eski Milletvekilimiz, arkadaşımız  olarak Sayın Ömer Çelik’e saygıda kusur etmeyiz ama gerçeği ifade etmez isek de kendimize saygımızı yitiririz.

Kendisinin, şimdi bir partinin Genel Başkan Yardımcısı ve sözcüsü sıfatından başka resmi bir sıfatı yok. Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Valimizin olduğu bir ortamda, sel dolayısıyla geldiği şehrimizde 'Afet Koordinasyon toplantısı’ adı altında bir toplantı düzenleyip, masanın da başına oturup kurul toplantısı icra etmesi, bu şehre yapılabilecek en büyük hakaretlerden birisidir.

Hakaret diyorum, çünkü bunu hafifletmeye, yok saymaya çalışmamalıyız.

Sayın Ömer Çelik tüm Türkiye’nin tanıdığı, siyasi kariyerinden önce bile benim de tanıyıp sevip- saygı duyduğum bir isim ve Ak Parti’nin siyasi yaşamımıza katıldığı günden bu yana gerek parlamentoda gerekse hükümetlerde aldığı görevler dolayısıyla kendisini mutlulukla izleyen birisiyim.

Ama yaptığı, affedilmez bir hata.

Sayın Çelik, istediği yere gider istediği toplantıyı yapar ve istediği insanları toplantıya davet eder…

Giden gider gitmeyen de gitmez. Ama siz resmi bir toplantı olarak duyurulan çalışmada her Adanalının, otoritelerine tartışılmaz bir saygı duyduğu şehrimizin biri seçili diğeri atanmış en yüksek mevkideki iki şahsiyetine ’ayar’ veriyorsanız; bu iki saygın insanın yarın halkın gözünde Ömer Çelik’in yanındaki sandalyede oturanlar olarak yanlış algılanıp değerlendirilmesinin yaratacağı otorite zafiyetini göz ardı edemezsiniz.

Sayın Çelik, bir Adanalı olarak tabî ki her zaman geldiği gibi, yaşanılan olağanüstü şartlar dolayısıyla şehrimize gelmiş, halka yardım elini uzatmış ve hükümetinin ilgi ve alakasını göstererek sıkıntılara en kısa sürede çözüm bulunacağını anlatmıştır.

Büyük felaketi yaşayan her Adanalı bu ilgiye müteşekkir kalmış, mutlu olmuştur. Mesele masanın neresine oturduğu, oturacağı ile ilgili de değil elbette; mesele, her Adanalının yüksek saygı ve bağlılıkla sahiplendiği Belediye Başkanımız ve Valimize, hiçbir resmi sıfatı olmadığı halde Sayın Çelik’in reva gördüğü muamelenin kabul edilebilir sınırları aşmasıdır.

Sayın Karalar ve Sayın Demirtaş belki nezaketlerinden ya da kim bilir bizim bilmediğimiz başka bir gerekçeyle, oluşturulan fiili durum karşısında o anda bir tepki oluşturmamışlar belli ki.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeydan Karalar’a yapılan saygısızlık, başta ona oy verenler olmak üzere 2,5 milyon Adanalıya yapılmıştır.

Sayın Valimizin de katlanmak zorunda kaldığı muamele, her Adanalıyı derinden yaralamıştır.
Adana Valiliğinin internet sitesinde de yayınlanan bu fotoğrafı, herkes görmeli.

Haksızlık ve ayıbın ölümsüzleştiği bu fotoğrafın gösterdiği bir başka gerçek ise şudur:

Orada bir afet koordinasyon toplantısı gerçekleştiriliyor, Ak Parti İl Başkanı ve Ak Partili Milletvekilleri varsa, bu şehrin seçilmiş başka partili milletvekilleri ile şehrin yerel iktidar sahibi CHP’nin de il Başkanı’nın o toplantıda hazır bulunması gerekiyordu. Gözlerimiz o toplantıda, onları da aradı.

Yok, bu Ak Parti’nin düzenlediği bir toplantıydı diyorduysanız, o zaman bunu açıkça ifade etmeliydiniz ki, böyle nahoş bir fotoğraf ortaya çıkmasaydı.

Toplantıya çağrılmayan milletvekilleri bu şehrin tamamının milletvekili değil mi?  

Yaramızın sarılmasında katkıları olmaz mıydı? Bu anlam veremediğimiz tablonun oluşmasında sorumluluğu bulunanların başta Ayhan Barut, Orhan Sümer, Müzeyyen Şevkin ve Burhanettin Bulut olmak üzere çağrılmayan diğer milletvekillerinden ve Adanalılardan, kamuoyu önünde güçlü tonda bir özür borcu yok mu?

Bütün Adanalının umut ve beklentisi, ortaklaşa yaşadığımız bu felakette bütün parti yöneticileri ve seçilmiş tüm milletvekillerinin çabası ile acılarımızı geride bırakmak.

Bütün bu yazdıklarımı annemin bir sözü ile bitireyim: "Oğlum, arkasına dayandığın hastanın ayağı yer tutacak"

Bakalım.


Yorumlar

  1. Adana'nın hakkını onurunu savunan yazınızı ilgiyle okudum. Umarım gerekli mercilere okumuştur.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen