Ana içeriğe atla

Artık güçlüyüz ve her gün an be an çoğalıyoruz





Önce bir bilgi paylaşmalıyım.

Benim bu blokta yazdığım yazılarımı,  mahallesinde sorumluluk alarak orada yaşayan vatandaşların hangi sıkıntılarla yüzleştiklerini bilen ve kendisi de bin bir türlü dert ile ailesini geçindirmeye çalışan Adana’daki tüm mahalle ve köy muhtarlarımızla; Yaşam mücadelesi verirken bir de mesleki sorumluluk alarak odalarda görev alan İnşaat, Kimya, Çevre, Ziraat, Mimarlık başta olmak üzere tüm mühendis ve mimarlar ile yine çalıştıkları iş yerinde sendikal sorumluluk üstlenerek çalışanların örgütlü olarak haklarını savunup korumaya çalışan tüm sendika ve derneklerde görev üstlenenler dahil,  çeşitli meslek ve diğer alanlarda olmak üzere aktif olarak Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde ve değişik partilerde görev yapan, Belediyelerde bürokrat olarak çalışan yaklaşık 3 bin kişiye ulaştırdığımı ve elektronik ortamda bunların tamamına yakının da yazılarımı okudukları bilgisini teyit ettiklerini söylemeliyim.

Ayrıca yazılarım düzenli olarak açık yayın yapan Objektifa.com, AdanaUlus.com, Küçüksaat.com ve Çukurova Barış Gazetesi olmak günlük yayın yapan mecralarda paylaşılıp yayınlanıyor.

Yakın bir gelecekte de kent tv ve yazılı dergide izleyici- okurlarla buluşacağımızı müjdelemeliyim.
Bunları anlatmamın nedeni ülkemizin ve şehrimizin daha iyi olması için daha iyi yönetilmesi gerçeğinden hareket ederek halkın çıkarlarını korumak ve halka hizmet etmek. Politikacı ve şehri yönetenlerin hiç kuşkusuz fikri destek ve işlerini yaparken o konudaki uzmanların desteğine ihtiyaçları olduğu kadar, hizmetin yerelleşmesinde uç beyi konumunda olan muhtarların sesini duymalarında aracılığımız, kendileri açısından eşi bulunmaz bir fırsat sunacaktır.
Adana’daki merkez Seyhan, Yüreğir, Çukurova ve Sarıçam’daki tüm muhtarlarla bire bir irtibata geçtim ve mahalle ve köylerindeki yurttaşlara daha iyi hizmet verebilmeleri için neler yapılabilir, neler yapılıyor ve idarelerden kaynaklanan sıkıntıları neler konusunda karşılıklı konuşmaya başladık.
Bu sadece bir örnek ve şehrimizin diğer bölgelerinde yaşayan muhtarları ile de bu ilişkiyi hızla kuracağım.
Aynı şekilde bence yaşamın önemli güç merkezlerinden olan ve mesleki dayanışmanın olduğu kadar sosyal dayanışma ve siyasal zeminin değerli kilometre taşları olan odaların başkan ve yönetiminde bulunan arkadaşlarımızın da hem ülke hem de yerel yönetimlerle ilgili söyleyecek sözleri olduğu konusunda anlaştık ve yakın bir çalışma ortamı kuracağımıza inanıyorum.
Hiç kuşkusuz tüm bu çabaların değerlendirmesinin yapılacağı yer halkımızın sağduyusu.
Hem merkezi düzeyde hem de yerelde politikacıların sınanacağı yer de halkın vicdanıdır.
Bizim yaptığımız ve yapacağımız şehrimizi ve ülkemizi yönetenlere halkın düşüncelerini aktarıp, kararlarını bu yönde almaları, çalışmalarını da buna göre yapmalarına yardımcı olmak.
Yeni dünyada yayıncılık ve iletişimde kitleler artık edilgen değil. Kendileri adına yetki alanların, Yurttaşlar tarafından, verdikleri karar ve yaptıkları iş açısından, aktif olarak değerlendirilip denetlendiği yeni bir dünyanın kapısı aralanıyor artık.

Turgay Develi
24. Dönem Adana Mv.


Yorumlar

  1. Sayın vekilim bilgi deneyim ve önerileriniz bizim için değerli, yolunuz açık olsun

    YanıtlaSil
  2. Halkin beklentilerini , sınırlı süre yetki verdikleri insanlara aktarmanızın zorlukları olduğunun eminim farkındasınız. Kolaylıklar dilerim.

    YanıtlaSil
  3. Yolunuz açık olsun Değerli görüş ve düşüncelerinize ülkemizin ihtiyacı var

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy...

Yeni gerçeklikler...

Eger barış süreci akamete uğramaz, uğratılmaz, yani alt kimlik milliyetçiliğinin siyaset üzerinde yaptığı serap etkisi dağılırsa ortaya çıkacak sosyolojik iklim, siyasetteki tıkanıklığı açacak seçeneklerin oluşmasının önünü açabilir. Aslında barış sürecinin de siyasi, ekonomik ve jeopolitik tıkanmaların bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Eski hikayeler albenisini kaybettikçe anlatıcılarının özgül ağırlığı da ortadan kayboluyor, farklı yollar aranması kaçınılmaz oluyor. Aynı emareler muhafazakar-laik çatışmasını kaşımanın ekonomik resmin üzerini örtmeye yetmemesi gerçeğinin ayyuka çıkması konusunda da görülebilir. Ama oralara şimdi girmeyelim... Alt kimlik tartışmalarının olmadığı bir Türkiye, siyasetin elle tutulur konular tartışılarak yapılmasını gerektiren bir ortama zemin hazırlayacaktır, en azından umudumuz o yönde. Böyle bir Türkiye'nin siyasi haritası nasıl görünür diye merak edenler varsa, son Almanya seçimlerine bir göz atmalarını öneririm. Sosyal Demokrasi'nin, anavat...

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...