Belediyecilik; başkan, meclis üyesi ve bürokratları nasıl zenginleştiriyor?
Sorunun
yanıtını geçtiğimiz günlerde büyükşehir belediye başkanı Zeydan Karalar verdi
aslında, yönettiği belediyenin ekonomik durumunu anlatıp felaketi resmederken.
Türkiye’deki
siyasetçilerin belediyecilikten anladığı (tabii ki istisnalar var) kamu malını, kamu erkini kullanarak kendisine
ya da yakınlarına kaynak aktarmak üzerinedir.
Siyaset motivasyonlarının
temelinde de bu var.
Belediye
Başkanlığı, Meclis üyeliği ya da Belediye’de bürokratlık yapıp da görevi ve
ufku çapında zenginleşmeyen yoktur. (Küçük istisnalar ve dürüstlüğüyle
efsaneleşen Ege Bağatur örneği hariç)
‘Gerçekten
bu kadar kirli mi?’ siyaset - belediye ilişkisi?
Durumun
vahametini ve tahribatın ölçüsünü Sayın Zeydan Karalar’dan dinleyelim. Meclis
toplantısında (9 Aralık 2019) belediyenin
gelir gider tablosunu anlatırken kurduğu şu cümlelere dikkatinizi çekiyorum;
“Bir belediye bunu kaldırabilir mi, ben size
soruyorum? Kaldırması mümkün değil. Biz doğru mu yapıyoruz, yanlış mı
yapıyoruz, kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Kürsüde bizi eleştirmek yerine
bence, bu belediyeyi bu hale sokan insanları eleştirmek lazım. Bir dönemi
kastetmiyorum, yanlış anlamayın, bir 5 yılda bu hale gelmez belediye. Öncesi de
var. Tümüyle bakmak lazım” diye konuştu.
Çok
ilginçtir, Başkan Karalar dönemsel olarak eksi bakiyeyi paylaşıyor ama
belediyenin gelir ve gider rakamlarını paylaşmıyor.
İşin sırrı da
burada halbuki!
Başkan millete
bulmaca çözdürüyor! Resmin tamamını gösterse, siyasette çok şey değişecek ama
susuyor. ‘Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ anlatımıyla bu kadarını
açıklıyor. Niye bilmiyorum.
Başkanın
bulmacasında eksik kalanı ve aslında büyük resmi anlatan, belediyeyi ekonomik
olarak bitiren, kirli ilişkiler nereye, kimlere kadar uzanıyor sorusunun yanıtı,
başkanının feryadına bakılırsa, anlaşılan belediyede.
Bu konuda ne
yapacak ilerleyen günlerde görürüz.
Sadece ‘Bir
belediye 5 yılda bu kadar kötü duruma gelemez. Öncesi de var. Tümüyle bakmak
gerek’ diyerek nereye bakılması gerektiğini işaretlediğine göre sanki halka
bunun nedenini de bildiğini anlatmaya çalışıyor.
Adanalıların
bilmediği ne olabilir?
1- Raylı
sistem felaketine işaret ediyorsa eğer, konu şuydu;
( Metro)
daha yapım aşamasındayken belediye, dolayısıyla Adana ekonomisinin felce
uğratılması meselesi. Alınan kredinin kullanımı bir aptal hırsızın kontrolünde bile
olsaydı, böyle büyük bir felaket yaşanmazdı.
Adanalılar olarak,
1998 yılından bu yana iflas ettirilen ve bu ekonomik gerekçelerle işleri en
azından sürdürebilmek için kullanılan kredilerin faiz ödemelerini da hesaba
katarsak nasıl bir ekonomik tahribatla ve bırakın insan olanın, tek hücreli
beyinsiz yaratığın bile yapmayacağı bir ihanete uğradığımız biliniyor.
O dönem
Başkanı ve avanelerince, Adanalıların
sırtına sarılan ve halen gelecek kur farkı ve artı faizler hariç 1 milyar 250
milyon liralık borç daha bulunuyor.
Her Adanalı, raylı sistemden 1998 (21 yıl önce) yılında doğan ve bugünkü rakamlarla aylık 30 milyon lira olan borcu ölünceye kadar ödemekle mükellef olduğunu
biliyor.
2- Belediye
arsalarına sahte evrak ve işlemlerle el konulması olayı;
Adanalılar belediyeye
ait yüz milyonlarca lira değerindeki arsaların sahte belge ve olmayan evrak ve
yok hükmündeki işlemlerle nasıl devredildiği konusunu da biliyor.
Bugün Adana
yaşanamaz hale geldiyse, Belediye başkanın da dediği gibi ekonomik bataklığa
düştüyse sadece raylı sistem ve çalınan belediye arsalarına bakmak da yetmez.
Bu ve buna
benzer iş ve işlemlerin önlenmesini de sağlamak için tedbirli olmak gerek ve Sayın
Başkan bu bakımdan şanslı.
Şöyle ki;
Evraklar
üzerinde sahtekarlık, sahte belgelerin ‘resmileştirilmesi’ ve kirliliğin
görünmez hale gelip, zaman aşımına uğraması sebepleri gibi iş ve ilişkilerle
kirlenen Adana Büyükşehir Belediyesi’ni (muhtemelen bütün belediyelerde
yaşanıyor irili ufaklı) kendi döneminde temiz tutmak için çalışacaktır elbette
ve bu konuda müthiş bir fırsata sahip.
Çünkü; işi bilenlerle çalışıyor
Neyse…
Siyasetçilerin
belediyecilik denince akıllarına gelen 'kamu malını, kamu erkini kullanarak
kendisine ve yakınlarına kaynak aktarma’ motivasyonlarının değişmesi şart!
Yoksa senin
hırsızın ile benim hırsızım arasında sadece isimler değişir.
Hizmetkarı
ve pay kapmak için susanları ile yalaka ve çakallardan oluşan bir güruhun ‘çok
yaşa başkanım!’ iniltileri eşliğinde geleceğimiz yok edilmeye devam eder.
Allahtan
Adanalılar bunca kötü şeye rağmen iki konuda şanslı.
Birincisi şimdiki dönem Belediye Başkanları şeffaf ve hesap verebilirliğe çok dikkat ediyor; ikincisi de bir bütün olarak olayları ve işlemleri sorgulayan, gerçekleri de halka ulaştıracak bir medyaya sahip.
Yorumlar
Yorum Gönder