Ana içeriğe atla

Yasak meyveyi ısırabilmenin meydan okumasına davet


Aşağıda anlatacaklarım, sizin için, benim gibilerin, yasak olanı, karşılıksız aşkı araması gibi geliyordur ama…

Paul Eluard’ın yazdığı, Livaneli’nin harika seslendirmesi ‘Neylersin’deki gibi, romantik kahramanlardan bir ordu kurmaya çalışıyorum; Duygularımız uçsuz bucaksız gökyüzünde, sımsıcak ateşler içinde yanarken, yeryüzünde kahramanları gerçek olan savaşa asker yazıyorum işte…

Biliyorum, onların elinde her daim kullanıma hazır tuttukları tanrıları, kanun yapıcıları, devleti, yasaları, gelenekleri var, karşılarında diz çökmemiz için bize dayattıkları;

Ama bilmiyorlar ki aslında biz daha güçlüyüz!

Çünkü, yasak olanın aslında eril değil dişi; doğurganlığın, vücutların, düşüncelerin, arzuların, tutkuların buluşup dönüştüğü o yakıcı anlara, geleceğe inancımızdır bizim de elimizde olan.

Tercihinizi yapın, sümsükler gibi arafta durup kazanandan yana görünmeyin; Aşkın, tutkunun, inancın karanlığa ve tüm günahlara karşı arınmanın; yasak meyveyi ısırabilmenin meydan okumasına davet ediyorum sizleri.

O sünepe, biçimsiz hayatları kaybedip silinmek yerine, bir sonun olmadığını bilerek ve geriye dönüşsüz bir son olduğunu da bile bile; söndürmeyin yüreğinizdeki yaratıcılık yangınını…

Deliliği, sınırsızlığı tatmadan, yaşadığınız hastalıklı, şiddet dolu ilişkileri; her bakışı, teması, aşk sananlaradır uyarım;

İlk an da duyulan, hissedilen, insanın kulaklarına, burnuna, saçlarına, sinen tutkular yaşayamadıysanız ya da korkuyorsanız bunlardan eğer; Ruhunuz cuma pazarında, alıcısı olmayan kara deliklere dönmüş demek ki…

Sizlere tavsiyem yok saydığınız, belki de farkına bile varmadığınız içinizde gömülü duyguları hatırlayın, bütün kusurlarına rağmen diriltin insanlığa olan inancınızı.

Başarabilirsiniz…

Niye buna inanıyorum, neden bunları yazıyor ve paylaşıyorum?


Sözlerim düzene rıza gösteren, razı olanlara, orada kim varsa; İster iş insanı kadın ve erkek, ister kamuda bürokrat ya da onlarla ortak müteahhit, Milletvekili, Siyasi parti Genel Başkanı, il veya ilçe başkanı, muhtar, meclis üyesi, ‘ben de hakkımı istiyorumcu’ kirli ilişkilerin kalemşorları, tetikçiler ve mafyozlara.

Hangi suretle dolaşıyorsanız aramızda…

İyiliğin peşinden ayrılmadan, erdemin kazanacağına olan inançla ve gerçekte yaşanabilir bir dünyanın mümkün olduğuna, insanlığa olan inancımızı asla yenemeyeceksiniz

Maalesef ülkemizde de, kendisini bu düzenin kazananı olarak gören ve meşruiyetine itaat-iman ederek sistemin devamına rıza gösterenler çoğunluk oldukları için, insanlık kaybediyor.

İnsanlığı boğuyor kanlı elli bu kirli düzen, size dayanarak.

Size verdiğinin karşılığında rıza gösterdiğiniz düzenin dışında bambaşka bir hayat var, göremiyorsunuz.

İçinizdeki insan, insani ve isyan duygularınızı ortaya çıkarabilseniz, birlikte köklü bir karşı duruş ve toplu bir meydan okuma ile; Bunu platonik olmaktan çıkarıp, gerçek aşka dönüşmesini sağlayabiliriz.

İnsanı, insani duyguları yok sayan, ezen bütün kötülüklerin anası kapitalizmdir. Siyasetçiler size gerçeği anlatmıyor, insanlara doğruları söylemeliyiz.

Günümüz Türkiye’sinde hedeflerine sadece Erdoğan’ı oturtarak, gerçek sorunlardan hiç söz etmeyenler karşı devrimi süreklileştiriyorlar. Brecht’i kalıcılaştıran bu ikiyüzlülere, on yıllar öncesinden şöyle seslenebilmesiydi;

"Kapitalizme karşı olmadan faşizme karşı çıkanlar, barbarlıktan türeyen barbarlığa veryansın edenler, danayı katletmeden etini yemek isteyenlere benziyor. Danayı yemek istiyorlar da, kan görmek hoşlarına gitmiyor. Kasap hayvanı doğradıktan sonra ellerini yıkasa onlar için kâfi. Barbarlığı doğuran neden ve ilişkilerine (Kapitalizme,TD) değil, sadece barbarlığa karşılar"

Üzerine alınanlaradır sözlerim.

TURGAY DEVELİ
24. Dönem Adana Mv.

* Umut verip hayal ettirdiğin için teşekkür ederim 'dolly'




x
x

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen