Ana içeriğe atla

Adanalı CHP'lilere soruyorum; Zeydan Karalar Kurultayın Fikri Önderi Olsun mu?


Büyük şehirlerde yaşayıp, iş ve iyi bir gelecek umuduyla oylarını CHP'li adaylara verenler belediye başkanlarından mucizeler yaratarak, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da CHP'yi iktidara taşıyarak yaşadıkları sorunlara çözüm bulmasını bekliyor.

Bu hayali Adana'dan yola çıkarak başarabiliriz.

Siyasi önderliği taşıyabilecek bir İl Başkanı, partiyi Neoliberalizm çukurundan çıkaracak siyasal iradesi oluşmuş, politik bilinci çelikleşmiş 30 kurultay delegesi ile birlikte Zeydan Karalar, CHP Büyük Kurultayı'nın fikri önderi olabilir.

Adana'daki 45 bin parti üyesi başta olmak üzere 600 bine yakın oyu Zeydan Karalar'a vererek onun ne yaptığını izleyen seçmenleri ve çeyrek asırdan fazla iktidar yüzü göremeyen Türkiye'deki tüm CHP'lilerin gözü kulağı kongre ve kurultayda yanacak bir umut ışığına çevrilmişken, bu sorunun yanıtı can alıcı değerde.

Ulaşan herkes Adana'daki bu değişim için Başkan Karalar'ı teşvik edip, partinin ve Türkiye'nin önünü açması talebini iletmeli ve hem parti tarihine hem de ülkemizin geleceğine adını yazdırabilmek adına onu cesaretlendirmeliyiz.

Bu kıskaçtan kurtulabiliriz.

Belediye Başkanlarının iş bekleyen milyonlarca insana iş verebilmesi nasıl hayatın olağan akışına aykırıysa, Kılıçdaroğlu'nun da neoliberal anlayışı reddetmedikçe olası bir CHP iktidarında bile işsizlik, gelir dağılımı gibi halkın gerçek sorunlarına kalıcı çözüm bulabilmesi zor.

Başkanlar ve  Kılıçdaroğlu, karşı karşıya bulundukları sorunlara iyi niyetli olarak çözüm iradesi oluşturmak istiyorlar ama durdukları pozisyondan bunun olanaksız olduğunu göremiyorlar. Dramatik bir çelişkiden söz ediyorum.

Türkiye’de CHP’nin iktidar olup halkın sorunlarına kalıcı çözüm bulabilmesi için, Adana il kongresinde oluşabilecek siyasi iklim ve iradenin, bir zincir yaratırcasına, birbirine eklemlenen halkalar gibi, iradelerin tekleştiği bir kurultay sürecine evrilmesi gerekiyor.

Türkiye'de 30 yıllık bekleyişin ardından gelen yerel yönetimler sadece acil sorunlara bile neşter vursa, mevcut belediyecilik anlayışı ve imkanlarıyla çaresiz kalırlar. Acil ve yakıcı sorun işsizlik. Bu sorunu yerel olanaklarla çözmek de imkansız. 

Önümüzde parti içi kadro oluşturma ve politik değişim fırsatı yaratabilecek bir takvim varken, doğru politik irade oluşturacak yeni bir çıkış yoluna ihtiyaç var.

CHP’nin iktidarı ve CHP’nin iktidarında da bu sorunları gerçekten çözebilmek için, sorunun kaynağının Ak Parti değil, neoliberal ekonomik sistem olduğunu anlamamız ve asıl hedefin de bu olması gerektiğinde ortaklaşmamız gerek. Bunun için Kurultay’da, neoliberalizmi ve öğretilmiş çaresizlik içindeki cahil iktisatçıları mahkum edecek bir anlayışın, Adana’yı temsili mümkün kılınmalı.

Büyük Şehir Belediye Başkanlarının, yerelde altından kalkamayacakları sorunlarla boğuşup, takatsız kalmalarına yol açan sonuçlardan kurtaracak ve doğru politik irade ile partiyi iktidara taşıyacak anlayış tam da bu.

Diğerleri ne yapar bilmiyorum ama müktesbasatı itibariyle Sayın Karalar, en başta kendisi, her gün yürekleri sızlatacak kadar sık karşılaştığı ekonomik temelli talep ve sorunları çözmek için partisinin iktidara gelmesini sağlayacak politikaların oluşumuna destek verip olgunlaştırmalı, şehrinin delegasyonunun bu politik duruşla şekillenmesine önderlik etmeli.

Adana bu politik iradeyle donanır ya da donanamaz; her iki halde de bunun müsebbibi hiç kuşkusuz yine kendisi olacaktır. Burası zaten kendisinin şehri, seçilmiş Büyük Şehir Belediye Başkanı olarak da siyasi iradeye katkısı, doğal olarak hakkı.

Başkan’ın tavrı, CHP’ye iktidar kapısının açılıp açılmayacağında belirleyici olacak. 

17 Yıllık Ak Parti iktidarının çözemediği, çözemeyeceği, ana muhalefet partisi CHP’nin de çözülemeyen sorunlar üzerinden siyaset yapmasına neden olan Ekonomi, Eğitim, Sağlık, Dış Politika ve Yargı başlıklarında toplayabileceğimiz bu sorunları, Sayın Kılıçdaroğlu,  başımıza Ak Parti kötü yönetiminin sardığını söylüyor. 

Parti politikasını da buna göre şekillendiriyor. Evet, doğru, Ak Parti kötü yönetiyor. Durum kötüleştikçe de halkı nefessiz bırakacak kadar yaşamı her alanda baskılıyor. Ama yaşadıklarımızın tek nedeni Ak Parti değil, temelinde neoliberal anlayış var.
Hadi biraz daha ileri gidelim.
IMF ve DB dayanaklı Kemal Derviş’in, reform adı altında, aynı merkezlerce belirlenen bir önceki politikaların aksayan yanlarını revize edip, soygunu daha da yaygınlaştırıp kalıcılaştıracak şekilde yaşama yeniden geçirdiği bu uygulamalardan dolayı, iktidarın krizlerden etkilenmesi beklenir.

Bu tablonun görünürlülüğünü engellemek yerine, sonuçlarını kontrol eden, zorluklara rağmen durumu sürdürülebilir kılan,  küçük iyileştirmeleri başarı gibi sunan,  krizleri ve dolayısıyla yoksulluğu yöneten bir iktidarla karşı karşıyayız.

Başka bir seçenek olmadığında ısrar eden, olduğunu öğrenemeyen, bilemeyen, aynı ekonomik öğretinin tutsağı olmuş cahil CHP’li neoliberal iktisatçılar ise, 17 yıllık Ak Parti iktidarı ile sistemin ürettiği krizlerin ve yaşanan kırılmaların “ tatmin edici” oy değişimlerine yol açmaması karşısında, mevcut duruma   ” açıklayıcı” gerekçeler imal ediyor ama, “aşma yollarını, aşma” iradesi oluşturamıyorlar.

İşte bu anlayışın aşılması gerekiyor.
Adana'nın, Parti'nin ve Türkiye'nin geleceği bu karara bağlı.
Başarabiliriz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...

CHP'nin Üye ve Delegelerini Düşkün mü Sanıyorsunuz?

Bu yazı, CHP üyeleri ve delegeleri başta olmak üzere herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Mutlaka okumanızı isterim. Bunun için de partide kayıtlı bulunan 45 bin kişiye özel olarak SMS aracılığı ile gönderdiğimi baştan söyleyeyim. Bir çok gazete, haber sitesi başta olmak üzere bir çok mecrada yayınlanıyor. Ayrıca kendi kişisel imkanlarımla diğer kanallardan da okunması için Türkiye çapında paylaşıyorum. Konumuz özelde delegelik genelde ise siyaset kurumunu, düşürüldüğü düzeyden kurtarma, aslında itibarını koruma ve iade etme arayışı aynı zamanda. Siyaset, işinde gücünde, siyasetle uzaktan yakından alakası olmayan herkesin de yaşamını her alanda direkt etkilediğinden, kimse bu konu beni ilgilendirmiyor diyemez. Bu giriş ile birlikte hemen CHP de delege olmayan, yazılmayan, yazılamayanları kutluyorum. En azından isteyip de yazılmadılarsa da, kendilerinin bir talebi ve çabası olmadıysa ve bilerek ve isteyerek 'bu orta oyununun figüranı olmam' diyerek kenarda duranla...

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy...