Ana içeriğe atla

Zeydan Karalar Binlerce Hayatı Kurtarabilir!

Buradan ilk yazımda, Zeydan Karalar nezdinde, Belediye Başkanlarının içinde bulundukları durumu 'çekiç metaforu' ile anlatmaya çalışmış, ellerinde sadece çekiç olduğundan, bütün sorunları da çivi sanıyorlar diye yazmıştım.

Göreve geleli bir yıl oldu. Bakış açıları ve iş görme yöntemleri aynı!

Dışarıda on binlerce Adanalı iş ve aş umuduyla, Belediye Başkanlarının iki dudağına bakarken onlar, başka çarelerinin olmadığını zannederek, yeni bir fikir, yeni bir yol ve yeni bir arayışa da girmeden mevcudu koruma, var olanı devam ettirme ve dün ne yapıldı, nasıl yapıldı ve sonuç ne olduysa tekrar etmekten başka ne yapıyorlar?

Böyle olacaktıysa, özellikle CHP'liler açısından,  Aytaç Durak, Zihni Aldırmaz, Hüseyin Sözlü, Azim Öztürk, Mahmut Çelikçan, Ömer Topçu ile Karalar, Akay ve Çetin arasındaki fark nerede? Hem kadroları hem de Müteahhitlerin bile çoğu aynı.

Onlar da yol yaptı, köprü açtı, temizlik yaptı, park açtı. Yaptıklarını da bilboardlardan anlatıyorlardı. Onlar da doğrudan teminle mal ve hizmet aldı, onlar da Sayıştay ve Mülkiye Müfettişlerinin denetiminden geçti, onlar da bir önceki yönetimi yolsuzluk ve savurganlıkla suçladı, onlar da yönetimden düşünce, köşelerine çekildi.

Bunun adı düzen belediyeciliğidir!

Halbuki gözlerinin önünde, ellerinin altında imkan var. Küçük dokunuşlarla yoksul Adanalıların yüzlercesine iş, binlerce ailenin bütçesine her ay milyonlarca katkı yapabilirler ama bunu bile görmüyor, yapmıyorlar.

Buna küçük bir örnek vermek gerekirse, Büyük Şehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, vereceği tek bir kararla, hem de hemen şimdi, yüzlerce Adanalıyı işsizlikten kurtarabilir, yine binlerce Adanalının aile bütçelerine her ay düzenli olarak para aktarabilir.
Buradan, israf ve tasarruf ve yoksullukla mücadele konusunda sayın Karalar'a uygulanması kolay ve tamamen yasal bir öneride bulunuyorum.

Büyük Şehir Belediye Başkanı olarak, piyasadan binek otomobil kiralayıp şirketleri zengin etmek yerine, Adanalı vatandaşlarımızın otomobillerini kiralama yoluna giderek aile bütçelerine müthiş bir katkı sağlayabilir.

Bu kararla, yüzlerce Adanalı aktif iş yaşamına katılır; işsizlik azalır.

Zeydan Karalar böyle bir karar verirse hem diğer Büyük Şehir Başkanlarına örnek olur hem de CHP'nin yerel yönetim politikalarına ufuk açarak başka alanlarda neler yapılabilir sorusuna yanıt aratır.

Şirketlerden araç kiralamayarak hem paranın hem de ödenecek verginin Adana'da kalması sağlanabilir. İşsizlik ve yoksulluğun başşehri Adana ve Adanalılar için bu uygulama hayati önemde olur.

Kiraya verecek aracı olsun ister olmasın bu uygulama ile Adana kazanır, Adanalı kazanır.
Dolayısıyla bütün Adanalılar, Başkan Zeydan Karalar'ı bu yönde cesaretlendirmeli.

Ayrıca, yine mevcut şartlar içinde cadde ve bulvarların çiçeklendirilmesine ayrılan bütçe ile ilan- reklama ayrılan onlarca milyon paraları ortaya saçmanın da bir anlamı yok.

Herkes biliyor ki bu paralar geçmişten günümüze hep şaibeli şekilde harcanmıştır.

Gelişmeleri ilerideki yazılarımda takip edeceğim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...

CHP'nin Üye ve Delegelerini Düşkün mü Sanıyorsunuz?

Bu yazı, CHP üyeleri ve delegeleri başta olmak üzere herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Mutlaka okumanızı isterim. Bunun için de partide kayıtlı bulunan 45 bin kişiye özel olarak SMS aracılığı ile gönderdiğimi baştan söyleyeyim. Bir çok gazete, haber sitesi başta olmak üzere bir çok mecrada yayınlanıyor. Ayrıca kendi kişisel imkanlarımla diğer kanallardan da okunması için Türkiye çapında paylaşıyorum. Konumuz özelde delegelik genelde ise siyaset kurumunu, düşürüldüğü düzeyden kurtarma, aslında itibarını koruma ve iade etme arayışı aynı zamanda. Siyaset, işinde gücünde, siyasetle uzaktan yakından alakası olmayan herkesin de yaşamını her alanda direkt etkilediğinden, kimse bu konu beni ilgilendirmiyor diyemez. Bu giriş ile birlikte hemen CHP de delege olmayan, yazılmayan, yazılamayanları kutluyorum. En azından isteyip de yazılmadılarsa da, kendilerinin bir talebi ve çabası olmadıysa ve bilerek ve isteyerek 'bu orta oyununun figüranı olmam' diyerek kenarda duranla...

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy...