Ana içeriğe atla

CHP Merkez Yönetiminin Tasfiye Olacağı Anlaşılıyor

Üç çeyrek yüzyıllık iktidar olamama zincirinin son 10 yılının sorumlusu olan iş başındaki CHP yönetiminin, önümüzdeki ilk kurultayda tasfiye olacağı görülüyor.  Şimdi tartışılması gereken asıl soru kimin Genel Başkan olacağı değil, ülkemizin nasıl bir CHP'ye ihtiyaç duyduğu...

Kurultay delegelerinin önünde iki yol var;

Birinci yola girip "Bu yöneticiler gitsin de kim gelirse gelsin, gelenler daha kötü olamaz." mı diyecekler?

Yoksa parti yönetimini tarihinden utanmayan, neoliberalizm saplantılı, Stockholm sendromlu, sivil toplumcu, alt kimlikçi olmayan; bunların yerine devleti bir iktidar aracı olarak gören ve bilen, dolayısıyla hedefine o aracı ele geçirmeyi koyan devrimcilere mi teslim edecek?

Onların utandığı bizim devrimci tarihimiz, Kurtuluş savaşını yürütüp CHP'yi ve Cumhuriyet'i kuran dönemin devrimcilerinin, her türlü mekanik ve aşamacı tezin üzerini çizip atmaları ile başlamıştı. Sarayı, saray yanlısı çeteleri ve üstelik mandacıları da karşılarına alarak, Anadolu'nun bağrına "iç" savaş bayrağını dikerek başarılı oldular.

Mevcut parti yönetiminin ise neoliberalizm dışında amentüleri yok. Zihinleri de başka bir gelecek tasavvur edemeyecek kadar çorak. Yoksul kitlelere çözüm diye, yaşadıkları yıkıma katlanmaya dönük ikna çabası ve çözümün yine bu sistem içerisinde olduğu çaresizliği dışında net bir çıkış yolu gösteremiyorlar.

Hükümete Ekonomik Sosyal Konsey çağrısı yapmak ve küresel finansın ülkemizdeki uç beyleri olan BDDK, Merkez Bankası ve diğer üst kurullardan oluşan aparatlara dokunmama ricası ise aynı gemide olduklarının kanıtı.

Büyük yıkımın başlangıcı 24 Ocak 1980'dir. İşçinin, köylünün, emeklinin ellerinden alınan haklarının ve baskılanan taleplerinin miladıdır o tarih. Şimdilerde Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu'un büyük devlet adamı olarak andığı Turgut Özal dönemi yani.

Sayın Öztrak'ın hükümete takviye güç olarak imdada çağırdığı "Yapısal!" reformlara bizzat katkısı var ve kendisi bunu iftahar meselesi sayıyor. Olsun. Bizim için zifiri karanlığın başlangıcıdır o günler. Kendisi şu an Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunda oturuyor.

"15 günde 15 yasa" çıkarmak için Dünya Bankası ve IMF adına tehditler savuran Kemal Derviş, utanmadan CHP'ye genel başkan yardımcısı da yapılmıştı. 

Bu isimlerden söz edişim onları şahsen sorumlu tutmak için değil. Düzenin görünür yüzü olmalarından. CHP bu durumdaysa, her partide, daha yüzlerce adamları var.

Bunun adı çürümedir, çözümsüzlüktür. Buradan mevcut politikalarla çıkış yok.Bu sorunların çözümü parti içi siyasal bir devrim ile olanaklıdır. Neoliberal düzenden bağımsız siyaset üretilebilmesi için parti homojenleşmeli, ideolojik ve siyasi netlik sağlanmalı. 

Yeni bir gelecek için yalnızca zihnimizde değil, partide de bir perspektif sıçraması yaratmalı, ideolojik ve siyasi bu dönüşümü gerçekleştirmeli, devrimci olmalıyız.

Halkın çıkarlarını öne koyan merkezi bir planlama ile onların ekonomi politiğine ve yaşattığı yıkıma  uyum sağlamayı reddedip, "Özgürlük ve eşitlik" ideali ile karanlığı yırtabiliriz.

Daha zaman var. Bu ve benzeri politikaları tartışıp, iktidara giden yolu bulacağımıza inanıyorum..

Turgay Develi.
24. Dönem Adana Milletvekili.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...

CHP'nin Üye ve Delegelerini Düşkün mü Sanıyorsunuz?

Bu yazı, CHP üyeleri ve delegeleri başta olmak üzere herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Mutlaka okumanızı isterim. Bunun için de partide kayıtlı bulunan 45 bin kişiye özel olarak SMS aracılığı ile gönderdiğimi baştan söyleyeyim. Bir çok gazete, haber sitesi başta olmak üzere bir çok mecrada yayınlanıyor. Ayrıca kendi kişisel imkanlarımla diğer kanallardan da okunması için Türkiye çapında paylaşıyorum. Konumuz özelde delegelik genelde ise siyaset kurumunu, düşürüldüğü düzeyden kurtarma, aslında itibarını koruma ve iade etme arayışı aynı zamanda. Siyaset, işinde gücünde, siyasetle uzaktan yakından alakası olmayan herkesin de yaşamını her alanda direkt etkilediğinden, kimse bu konu beni ilgilendirmiyor diyemez. Bu giriş ile birlikte hemen CHP de delege olmayan, yazılmayan, yazılamayanları kutluyorum. En azından isteyip de yazılmadılarsa da, kendilerinin bir talebi ve çabası olmadıysa ve bilerek ve isteyerek 'bu orta oyununun figüranı olmam' diyerek kenarda duranla...

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy...