Ana içeriğe atla

Susmak Erdemli Bir Direniştir


Zeydan Karalar, "Ben beceremedim, buyurun siz yapın!" cümlesiyle, ellerindeki sayısal güçle kendini siyaseten sıkıştırmaya çalışan zihni tükenmişlere karşı onuruyla isyan edip başkaldırmıştı.

Şimdi Akif Kemal Akay da, Belediye Meclisi'ndeki sayısal gücü bürokratik darbe için harekete geçirip siyasi kazanım elde etmek isteyenlere karşı, susmanın erdemli direnişi ile yanıt veriyor.

Zeydan Karalar'ın görevi zor, yükümlülükleri ağır.

Hedefi, yaklaşık 25 yıldır temel hiçbir sorunu çözülemeyen Adana'yı, eldeki imkan ve fikri çerçeve ile ileriye taşımak; yaşanabilir bir şehir seviyesine yükseltmek. Üstelik iktidarda 18 yılını dolduran Ak Parti'ye karşı, CHP adına geleceği örgütlemek de hiç kolay değil.

Ama başarmak zorunda.

Bu zorlu görevi başarmak mevcut perspektif ve yönetim hiyerarşisi içerisinde mümkün mü, yoksa Türkiye çapında umut yaratacak yeni paradiğmalara mı ihtiyaç var, bunun kararını yine Zeydan Karalar verecek. Hedefini gerçekleştirecek siyasi irade ve uygulayacak (özellikle Seyhan Belediyesi'nde yetiştirdiği) kadro elinin altında.

Sayın Karalar'ın 5 Yıllık Seyhan Belediye Başkanlığı tecrübesi, teker teker yazdığı Seyhan Belediye Meclis üyeleri ile elbette, sorunlara nitelikli çözüm arayışının, ilgisinin merkezine Seyhan'ı oturtması normal. Çünkü, Adana'da başarılı olmanın anahtarı Seyhan'da başarılı olmaktan geçiyor.

İyi ki de Seyhan Belediye Başkanlığı koltuğunda, bu şehirde yaşayan herkesten önce ve neredeyse herkesten çok CHP için, CHP'nin başarısı için çalışmış olan Akif Kemal Akay oturuyor.

Başkanlar, fikri çürümüşlük içinde bürokratlaşmış siyasetçilerin yol göstericiliğini aşacaktır.

Başka yazılarımızda nedenini ve nasılını tartışırız, ancak gelecek, şimdi alınan karar ve oluşacak siyasi irade ile belirlenecektir.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy...

Yeni gerçeklikler...

Eger barış süreci akamete uğramaz, uğratılmaz, yani alt kimlik milliyetçiliğinin siyaset üzerinde yaptığı serap etkisi dağılırsa ortaya çıkacak sosyolojik iklim, siyasetteki tıkanıklığı açacak seçeneklerin oluşmasının önünü açabilir. Aslında barış sürecinin de siyasi, ekonomik ve jeopolitik tıkanmaların bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Eski hikayeler albenisini kaybettikçe anlatıcılarının özgül ağırlığı da ortadan kayboluyor, farklı yollar aranması kaçınılmaz oluyor. Aynı emareler muhafazakar-laik çatışmasını kaşımanın ekonomik resmin üzerini örtmeye yetmemesi gerçeğinin ayyuka çıkması konusunda da görülebilir. Ama oralara şimdi girmeyelim... Alt kimlik tartışmalarının olmadığı bir Türkiye, siyasetin elle tutulur konular tartışılarak yapılmasını gerektiren bir ortama zemin hazırlayacaktır, en azından umudumuz o yönde. Böyle bir Türkiye'nin siyasi haritası nasıl görünür diye merak edenler varsa, son Almanya seçimlerine bir göz atmalarını öneririm. Sosyal Demokrasi'nin, anavat...

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...