Ana içeriğe atla

Bu Kurultay, O Kurultay

Ülkemiz ve CHP açısından yeni bir kavşağa geldik.

Örgütleri parti üyelerinden "sakınıp" belediye başkanlarına "emanet" vererek, Kurultay Delegelerinin iradesinin nasıl olması gerektiğini, tek adaylı İl Kongreleri ile şekillendiren Genel Merkez, bu günler için tahkimatını tamamlamıştı. Olsun.

Daha 'seçilirken' iradelerine ipotek konulmaya çalışılan, bırakın Genel Başkan adayı olacaklara imza vermelerini, PM adayları için bile imzaları "rezervli" ve "düşkün" muamelesine maruz bırakılan Kurultay Delegelerimiz, "Köylü Brueghel" olarak da anılan ünlü Hollandalı ressamın yarattığı "Körlerin Yürüyüşü" eserindeki gibi, ipotek konulmaya çalışılan iradelerine başkaldırarak düşkünlüğü reddedip, hepimizi uçurumdan aşağı sürükleyecek kurguyu da bozarak,  yine bir başka ünlü eseri " Ölümün Zaferi" ndeki sonu yaşatmaktan kurtarabilecekler mi bilmiyorum ama, bir diğer seçenek her zaman var.

Ne Türkiye'nin ne de CHP'nin,  27 Temmuz şafağından itibaren kurultay öncesindeki Türkiye ve kurultay öncesindeki CHP olarak kalması mümkün görünmediği gerçeğini bilince çıkarmak ve onun gereğini yapmak, diğer seçenek.

CHP, 1980'li yılların hemen başından itibaren başlayan neoliberal saldırılara karşı durmayı başaramadı. Aksine piyasacılığın peşine takılarak parti programına nakşetti. Ülkemizin yoksullaşmasına sebep olan IMF, DB ve Avrupa Birliği kıskacında çıkarılan bütün yasaların TBMM'den geçmesine itiraz etmeyi bırakın, tüm bunların gerçekleştirilmesinde aracı olanları parti yönetimine getirerek ödüllendirdi.

Ülkemizin çok daha ağır bunalımlara gireceği gelecekte; Partiyi, ideolojik ve politik olarak tahkim etmeyen, bunu yapamayan  37. Kurultay'ın delegeleri ağır, tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya kalacaktır.

Pietr Brueghel'den söz açıp, delegelerimizin tercihlerini oluştururken örneklediğimiz o iki değerli eserinden bahsetmemek, haksızlık olur.  Sol’dan Orhan Gökdemir bu işi çok iyi yapmış. İzniyle, yazdığı yazıdan iki paragrafa burada yer vermek istiyorum:

“Birbirlerinin sopalarına ve omuzlarına tutunan körler yürüyor. Körlerin en önde gideni bir çukura düşmüş ve düştüğünün farkında. Ardındaki ikinci kör, önde giden kör düştüğü için dengesini yitirmiş çukurdaki körün üzerine kapaklanmak üzere. Üçüncü kör, bir şeylerin ters gittiğinin farkında ama ters gidenin ne olduğunu henüz algılayamamış. Gerideki üç kör ise birkaç adım sonra başlarına geleceklerden habersiz, çaresiz öndekileri izlemekte... Fonda görünen köyde bu altı körün dışında hiç kimse görünmemekte. Ortalıkta bir kilise… Belli ki körler düşerken köy halkı pazar ayininde. Belki de hepsi, körlerin çukura yuvarlanmakta olduğu tam o anda İsa’nın Feriseler hakkında söylediklerini dinlemekte. Kiliseden çıktıklarında çukura yuvarlanmak üzere ardı ardına dizilecekler..."

Şöyle bitirmiş;

"Belki de trajedi, insanlığın her defasında kendi karanlık mağarasını yaratıp kör olmayı seçmesi ve kendini her defasında çukurun başında bulmasındadır. Görmek istemeyenin göze ihtiyacı yoktur. Körseniz çukura yuvarlanmanız kaçınılmazdır…"

Ölümün Zaferi, Körlerin yürüyüşünden 6 yıl önce yaratılmış ama, kuşkusuz ki O yürüyüştür, ölümün zaferine giden yolu açan.

Kurultay Delegeleri yol ayrımındaki, o kavşaktalar.


Turgay Develi
24. Dönem Adana Mv.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CHP'de nasıl kurultay delegesi olunuyor?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'deki tüm il kongrelerini, 4-5 Kasım tarihleri arasında yapılacak kurultaya giden yolun taşlarını döşemeleri sebebiyle yakından izliyor, kimlerin başkan, kimlerin kurultay delegesi yapıldığını isim isim takip ediyorum. Bu ilgim, illerde oluşturulan kurultay delegasyonunun zihni kolonlarını inceleyerek bu inşa sürecinin sonucunda ortaya çıkacak yapının kurultayda nasıl bir irade ortaya koyacağını ve dolayısıyla oluşacak iradenin partinin iktidar olamama sorununa çözüm üretip üret(e)meyeceğini anlamaya çalışmaktan kaynaklanıyor. Adana kongresi henüz yapılmadığı için kimin il başkanı ve kimlerin de kurultay delegesi olacağı henüz listelenmemiş durumda. Buraya (Adana'ya) ilişkin söz hakkımız baki kalmak kaydıyla merak edenler için ifade etmeliyim ki, tüm Türkiye'de, öteden beri hep olduğu gibi, kongrelerde maalesef çok az siyaset konuşuluyor. İllerdeki kongrelerde temel motivasyon, kalemi elinde bulunduranların aldıkları temsil vekâletinin

Kalıp

Herhalde dünyadaki, ülkemiz, bölgemiz ve hatta şehrimizdeki bütün zenginliği paylaşan bir avuç kişinin en büyük korkusu, bir gün, neyi nasıl düşüneceğimizi, neye nasıl tepki vereceğimizi; neyin ahlaki, neyin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğuna dair zihnimize çizdikleri sınırları aşmaya cüret edebileceğimiz olmalı...   Korkularının bir gün gerçeğe dönüşmemesi için ise, yerelden başlayarak bütün yerküreye yayılmış televizyonları, gazeteleri, sosyal medyaları, haberleri ile her saniye neye gülmemiz, neye üzülmemiz ve hatta nasıl eğlenmemiz gerektiğine dair alt metinlerle dolu filmler, belgeseller, diziler çekip yayınlıyorlar. Bu sınırları zorlayanları terörist, farklı düşünenleri 'aşırı uç' olarak ilan edecek kanaat önderleri yaratıp besliyorlar. Kendilerine muhalif olanların bir kısmını deli olarak damgalayıp toplum dışına, kanun diye yazdıkları talimnamelere uymayanları da çıkarlarını korumak için tesis edilmiş mahkemeler eliyle cezaevlerine atıyorlar. Bütün bu işleyiş

Deli gömleği...

Yerel seçimler, bir çoğunu yakından tanıdığım çok sayıda ismin yeniden yahut ilk kez seçilerek belediye başkanlığı koltuğuna oturmasıyla, benim de üyesi olduğum CHP'nin 'zaferiyle' sonuçlandı. Bu vesileyle seçilen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. ... Yerel seçimlerde yurttaşların tercihlerini belirleyen temel dinamiğin, emekli maaşlarının ve asgari ücretin enflasyona yenik düşmesi sonucu iyice hissedilir hale gelen yoksulluk olduğu görülüyor. Seçilen belediye başkanlarının ücret artışları noktasında ellerinden bir şey gelmeyeceği bilinerek yapılan bu tercihi ise biriken öfkenin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu durumda bu öfke patlamasının sofralara tek etkisi (o da olursa), yoksulluğun etkilerini ancak hafifletebilecek olan sosyal yardımların muhalif belediyeler kanalıyla arttırılması olabilecektir. Yerel seçim sonuçlarını, bir yönüyle ve kısmen, genel iktidara yürümesi için CHP'ye verilen bir avans olarak görmek mümkün. Milli görüş’ün yerelden gen