Ana içeriğe atla

Zeydan Karalar'ın İki Büyük Şansı

Adana'da bundan 25 yıl önce, 1996 yılında bir cinayet işlenmiş, bir avuç gazeteci ve mühendis dışında herkes seyretmişti. O cinayetin hikayesi aslında 1988 yılından başlayıp günümüze kadar uzanıyor.

Adana'mızın meşhur raylı sistemi, 1988 yılında projelendirilip, 1996 yılında 338 milyon dolara ihalesi yapılarak inşaatına başlanmıştı. Sonrasında ödenek bitti denilerek 194.3 milyon dolar daha borçlanılıp, 13,5 kilometrelik hat ancak tamamlanmıştı. Alınan borç hazine garantili olduğundan, tam 25 yıldan bu yana her ay taksitler halinde belediyenin İller Bankası hesabından kesiliyor. Aylık taksitler, bugünkü rakamlarla ayda 13 ile 15 milyon liraya denk geliyor. Şu anda halen 1 milyar 300 milyon lira borç bulunuyor.

Adana'nın bulunduğu coğrafya malum çukurda ve Çukurova olarak da bilinir. Gerçekten de şehrin denizden yüksekliği 20 metre. İçinden geçen Seyhan nehri dolayısıyla da, yer altı su seviyesi en üst marjda.

Bu açık verilere rağmen tek hatlı 13 duraktan oluşan raylı sistemin 4 durağı yer altında, 5 tanesi viyadük ve 4 tanesi hemzemin şeklinde yapılmıştır. Bilmeyenler kaldıysa netleştirelim, bu tür ufak 'dokunuşlar', projenin maliyetini şişirmek, projeyi yapanlar için daha 'yağlı' hale getirmek için eklenen kalemlerdir. 

İşin yüklenicisi ALARKO ve ortakları idi. 338 milyon dolar olarak planlanan iş, avan proje ile ihale edildi. Bunun Türkçesi ise şu: örneğin 1 metrelik kazı 1 dolardan, 1 metreyi geçen her 1 cm'lik kazının bedeli ise 20 dolar üzerinden 'hesaplanarak' fiyatlandırıldı. Yapılan kazılar hep 1 metre 1 cm olunca, projede 1 dolar olarak hesaplanan kazı bedeline pratikte metre başı 20 dolar ödeme yapılarak akıl almaz vurgunlar yapıldı. Üstelik bu rakamlara Belediye ve ASKİ'nin kendi ekipman ve bütçesinden yaptığı katkı ve harcamalar dahil değildir.

Bir başka sıradan örnek de vagon ve elektrik aksamı ile ilgili. ALARKO'nun iş ortaklarından birisi olan yurt dışında yerleşik bir firmanın ürettiği vagon ve elektrik aksamı, bu firmanın işin finansmanında yardımcı olması karşılığında daha inşaat için kazma bile vurulmadan alınmıştı. Yıllarca Mersin gümrüğünde bekletilen bu ekipman çürümüş, sonrasında orada tamir edilip, boyanıp Adana'ya getirilmişti. Burada oluşan zarar da 80 milyon dolar civarında olmuştu.

1996 yılında inşaatına başlanan, 2009 yılında 8,5 kilometrelik bölümü seçim dolayısıyla açılmış gibi yapılıp daha sonra hemen kapatılan raylı sistem, güzergah seçimi dolayısıyla, binmek için kimsenin bulamadığı bir yerlerden gidip geldiği için 2021 yılında halen daha zarar etmektedir.

25 yıl önce işlenen bu cinayet, Devlet Denetleme Kurulu'na bile şikayet edildi ama tahmin ettiğiniz gibi 'yasal prosedürler' eksiksizdi!

Buraya kadar anlattıklarım 5 dönem Belediye Başkanlığı yapan Aytaç Durak döneminde yaşanmıştı. Aradan geçen sürede Durak'ın açığa alınması sonrasında 4 yıl bu görevi yapan Sayın Zihni Aldırmaz, seçimle gelen Sayın Hüseyin Sözlü ve son seçimlerde koltuğa oturan Sayın Zeydan Karalar'ın başkanlık yaptığı şu güne kadar, geçmişe dönük bu dosyanın kapağı kaldırılmadan borç ödenmeye devam ediliyor.

Meselenin Adana'nın yeniden gündemine gelmesinin nedeni, 11 Ocak 2021 tarihli Belediye Meclis oturumunda Büyükşehir Belediye Başkanı Karalar'ın, raylı sistem hattının ikinci etabının yapımı için proje çalışmalarının tamamlandığını, kredi için Ankara'ya gönderildiğini ve sonuçtan umutlu olduğunu söylemesi kaynaklı.

338 milyon dolarlık ihale ile başlayan 25 yıldan bu yana bugünkü fiyatlarla her ay 14 milyon lira ödenmesine rağmen hala 1 milyar 300 milyon lira borcu bulunan bir yıkımı yaşayanlar olarak şimdi bu kez neyle karşılaşacağımızı bilememenin çaresizliğiyle açıkçası çok korkmalıyız.

Korkularımızı bir kaç başlıkta somutlaştırmak istiyorum;

1- Bu proje de, önceki facia gibi, avan proje mi? Önceki projede olduğu gibi sonradan 'mucize eseri' 'ortaya çıkan' masraf kalemleri başımıza iş açacak mı?

2- Yerin 2 metre altında su bulunan şehrimizde yer altı istasyonu, hattın güzergahında yerleşim alanı almadığı halde viyadük planlanmakta mıdır? Önceki projede olduğu gibi maliyet şişiren 'dokunuşlar' var mı?

3- Önceki projede olduğu gibi, finansmanı sağlayacak firmaların ürünleri yine peşin alınıp, para bitirilip mallar gümrüklerde çürütülmeye terk edilecek mi? Yeniden borçlanılıp, maliyet artışı yaşanacak mı? 

Hazır konu sıcakken bir de öneride bulunmak isterim;

Yapımı planlanan hat için ihaleye çıkmak yerine, ray döşenmesi ve vagon yapımında uzmanlaşan TCDD ile işbirliği yapılarak, şimdi öngörülen maliyetin belki de beşte birine gerçekleştirilebilecek bir projelendirme yapılamaz mıydı?

Proje aşamasında bu gündeme geldi mi, geldiyse sonuç nedir?

Bir de temenni ile bitirelim;

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Karalar'ın iki büyük şansı var;

1- Tüm bu yaşananlara birinci elden tanıklık ettiğinden, bilgili. Neyin nasıl yapılması veya yapılmaması gerektiğini çok iyi biliyor.

2- Sayın Başkan'ın kadrosunun önemli bir bölümü, o dönem işlenen cinayetin failleri arasında olduklarından, belediye olarak da gerekli birikime/tecrübeye sahipler. Aynı hataların tekrar yapılmasının bahanesi olamayacağını biliyor olmalılar.


TURGAY DEVELİ

24. Dönem Adana Milletvekili.

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beşiktaşlılar üzülmeyin, ADS sizin için de var...

Süper liği takip eden futbol taraftarları arasında Beşiktaş'ın küme düşmesi neredeyse kesinleşmiş ADS'ye yenilmesi futbol ile ilgili ilgisiz bir çok kesimde dikkat çekmiştir. Bu yenilgiye şaşıran ve de özellikle üzülenler çoğunluktadır. Ama şaşıran ve üzülenler başta olmak üzere herkesin bilmesi gereken bir gerçek var ki Beşiktaş sadece bir futbol kulübüne karşı değil çok zor zamanlarda ve ancak tarihin belli dönemlerinde vücut bulabilecek bir şehrin ruhuyla karşılaştı. Ortaya çıkan sonuç da bunun karşısındaki için kaçınılmaz olacaktı. KİR, SUÇ; FUTBOL Yok, 1932'den 1968'e kadar Portekiz'in idaresini elinde tutan faşist diktatör António de Oliveira Salazar'ın rejiminin fado ve fatima ile birlikte üç dayanağından biri olduğu gerçeği ile özdeşleşen futbolu kutsayacak değilim.. (Portekizce: três F de Salazar) Futbol'un, kulüpler arasındaki karşılaşmalarının skor dışındaki gri alanına yoğunlaşıldığında, kendini ya da otoritesi için kitlelerde meşruiyet arayanlar...

CHP'nin Üye ve Delegelerini Düşkün mü Sanıyorsunuz?

Bu yazı, CHP üyeleri ve delegeleri başta olmak üzere herkesi çok yakından ilgilendiriyor. Mutlaka okumanızı isterim. Bunun için de partide kayıtlı bulunan 45 bin kişiye özel olarak SMS aracılığı ile gönderdiğimi baştan söyleyeyim. Bir çok gazete, haber sitesi başta olmak üzere bir çok mecrada yayınlanıyor. Ayrıca kendi kişisel imkanlarımla diğer kanallardan da okunması için Türkiye çapında paylaşıyorum. Konumuz özelde delegelik genelde ise siyaset kurumunu, düşürüldüğü düzeyden kurtarma, aslında itibarını koruma ve iade etme arayışı aynı zamanda. Siyaset, işinde gücünde, siyasetle uzaktan yakından alakası olmayan herkesin de yaşamını her alanda direkt etkilediğinden, kimse bu konu beni ilgilendirmiyor diyemez. Bu giriş ile birlikte hemen CHP de delege olmayan, yazılmayan, yazılamayanları kutluyorum. En azından isteyip de yazılmadılarsa da, kendilerinin bir talebi ve çabası olmadıysa ve bilerek ve isteyerek 'bu orta oyununun figüranı olmam' diyerek kenarda duranla...

Kılıçdaroğlu'nun Zihnindeki Yük!

Bazı anlar vardır; zihninizdeki soru, bir dağı sırtlayıp kilometrelerce öteye taşımaktan daha ağır gelir. Umut etmek istiyorum ki, Sayın Kılıçdaroğlu böyle ağır bir yük taşımıyor! Çünkü aşağıda aktaracağım açıklaması ile zihinlere taktığı sorular, kendilerini değersizleştirmiş olanların sadakatini satın aldıklarından oluşturan, cahil Belediye Başkanlarına işaret ediyor. Çocuksu bir özgüven eksikliğinden kaynaklı, zayıflık patolojisi içindeki başkanlar, övgüleri gerçek sanıp içselleştirerek her türlü hataya açık olabilir. Aralarında Adana'nın da bulunduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Mersin gibi nüfusun ve milli gelirin neredeyse yarısına yakınını temsil eden 11 Büyük Şehir Belediyesi kendi atadığı Başkanların yönetimindeyken 'Belediyeleri rant dağıtım merkezi olmaktan çıkarmalıyız' diyen sayın Kılıçdaroğlu neden böyle bir açıklama yaptı? Bu açıklamayı yapmadan önce partili belediye başkanlarına özel olarak bunları söylediğini düşünmemiz gerek; çünkü kamuoy...